Sıkıntılı günler

Aslında günlerin hiçbir kabahati yoktur. Günleri yaşatan insanların zalimlikleridir. İşte o günlerin yaşandığı günlerden biri idi. Yıl 1932. 29 ocakta okunan o 'şarkı'nın adı idi. Yani, ezan diye okunan bir sesin bütün ülke sathında okutulan sevimsiz sesi idi. Bu ses on sekiz yıl ülke minarelerinden okutuldu, hem de devlet eli ile.

Bediüzzaman hazretleri o yıllarda mecburi ikamet suretiyle Barla nahiyesinde idi. Ezanı asli şekli ile kendisi veya talebelerine okutur, öyle namaza başlarmış. Sadece ezan değil, o yıllarda hilafet kaldırılmış, dini eğitim yasaklanmış, bir çok cami ve mescid satılmış, pekçok ehli ilim ve ehli iman dar ağaçlarında sallandırılmıştır.

Ülkenin manevi kimyasını bozmuşlar, Lozan'da alınan kararlar bir bir yürürlüğe konulmuştur. Bu yanlışlara söz söyleyen ve yan bakanlar hâlâ mahkemeler ve hapishanelerde keyfi muameleye tabi tutulmaktadır. Onca yıl geçtiği halde bu umdelerin bir çoğu kanun ile korunmakta ve cezai işleme tabi tutulmaktadır.

Hindistan'da, malum bildiğimiz inekler hâlâ bir inanış ile kutsal olarak kabul edilmekte, kimse bu masum hayvanlara dokunmamaktadırlar. Bir vatandaşımız bir vesile ile Hindistan'a gittiğinde otomobilde, yol üzerine oturmuş yolu kapatan ineklerden geçmek için inekleri hayli bir zaman beklemek durumunda kalmışlar.

Bu manasız inanışa Türk arkadaşı şöyle cevap vermiş: "Sizdeki inekler zamanla kalkar. Bizde öyle inekler var ki yıllarca yerinden kalkmıyorlar" diyerek, kanun ile korunan şahısları ve yersiz yasakları dile getirmiş.

Milletin bu makus yasaklarının bir kısmını 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti ortadan kaldırmıştır.