Teknoloji dünyasını şaşkına çeviren o gün, Nokia'nın CEO'su Stephen Elop sahneye çıktı ve kimsenin beklemediği şu cümleyi kurdu:
"Yanlış bir şey yapmadık ama bir şekilde kaybettik."
Bir zamanlar cep telefonu denince akla ilk gelen marka olan Nokia, çökmüştü. Bu yürek burkan sözler sadece bir şirketin sonunu değil, her işletmeye ve her girişimciye verilen evrensel bir mesajı anlatıyordu.
BİR ZAMANLARIN DEVİ
2007'de Nokia, dünya cep telefonu pazarının yaklaşık %40'ına sahipti.
Henüz akıllı telefonların yeni yeni tanındığı o yıllarda Nokia, dayanıklılığı, marka güveni ve yaygın satış ağıyla hemen her coğrafyada liderdi. Ancak teknoloji ve kullanıcı beklentileri hızla değişmeye başladı.
Apple 2007'de iPhone'u tanıttı. Dokunmatik ekran, kullanıcı dostu arayüz (UI/UX) ve uygulama mağazası gibi yenilikler, telefon deneyimini kökten değiştirdi.
Google'ın Android işletim sistemi de açık yapısı sayesinde kısa sürede birçok üretici tarafından benimsendi. 2010'ların başında Android, Nokia'nın Symbian işletim sistemini geride bıraktı.
2010'da Nokia'nın pazar payı hızla düşmeye başladı. 2011'in ilk çeyreğinde %25'e, ikinci çeyrekte ise %15'e geriledi.
Peki gerçekten "yanlış bir şey yapılmamış mıydı"
NOKIA'NIN DÜŞÜŞÜNDEKİ TEMEL SEBEPLER
Nokia'nın hikayesi incelendiğinde, birkaç temel stratejik hatanın öne çıktığı görülüyor:
Yeni Teknolojileri Iskalama:
Nokia, dokunmatik ekranlı akıllı telefonlara geçişi fark etmekte geç kaldı. Kullanıcıların sezgisel arayüz ve uygulama çeşitliliğine yöneldiği bir dönemde, şirket hâlâ eski Symbian sistemine güveniyordu.
Eski Sistemlere Aşırı Bağlılık:
Şirketin Symbian ve ardından Windows Phone platformlarına olan inatçı bağlılığı, Android gibi daha esnek sistemleri benimsemesini engelledi. Bu tutuculuk, rekabet gücünü hızla zayıflattı.
Pazar Okumalarında Hata:
Dünya dokunmatik ekrana geçerken, Nokia fiziksel klavyeli modellere odaklanmayı sürdürdü. Tüketici beklentilerindeki dönüşüm doğru okunamadı.

17