ZENGİNLİK

Rusların bizimle alâkalı çokça gündemde olduğu günlerde,"Moskof"la olan tarihî husumet ve mücadelemize misalleriyle atıfta bulunduktan sonra isimleri herkesçe mâlûm meşhur Rus düşünür ve romancılarını sayıp şöyle demiştik:

-Bu isimleri yetiştiren bir millet, küçük millet olamaz! Kırk yıl evveline kadar yaşadığımız düşmanlık ayrı bahistir. Kaldı ki insan, düşmanıyla da tartılır

Şimâl komşumuz, bugün de hikâyeciler, romancılar, edebiyatçılar çıkarmaktadır. Ama; Çarlık dönemi Rusya İmparatorluğunda yetişen Rus edebiyatçıları, hem sayı; kemiyet ve hem de değer; keyfiyet itibariyle Sovyetler yahut modern çağ Rusya'sında yetişenlerden daha yüksektir. Çarlar devri Rus edebiyatçıları Dostoyevski'ler, Tolstoy'lar, Gogol'lar, Puşkin'ler, yalnızca Rus kalem ikliminin değil, dünya yazı vâdisinin de mümtaz isimleridir

Yunus Emre, Mevlâna Celâleddinî Rûmî, Şeyh Edebalı, Akşemseddin, Molla Gürâni, Zembilli Ali Efendi, Fuzulî, Bâki, Nef'î, Nâbî, Nedim, Hoca Saadeddin, Ahmed Cevdet Paşa gibi birçok dergâh, kalem, kelam değerlerimizin olduğu gibi

Fydor Mihayloviç Dostoyevski, muasırı edîbleri kasdederek "hepimiz, Gogol'un Palto'sundan çıktık"der. Kasdettiği, Nikolay Gogol'un giydiği palto değil, O'nun bir memurun hayatını anlattığı Palto adlı hikâyedir. Adı geçen yazarın, bu hikâyesiyle Rus edebiyatında gerçekçilik çığırını açmasına işaret etmektedir.

Bizde de şairler,"hepimiz Yunus'un çocuklarıyız"deseler, yanlış yapmış olmazlar. Bir şarkiyatçı şöyle bir hakîkati tesbit eder:

-Bir gün Türkçede hiçbir kelime kalmasa; Yunus'un şiirleri, onu ayağa kaldırmaya yeter

Bu söz, muhakkak ki muhteşem bir doğrudur. Aynı hakîkat, aynı ihtişam, fıkıh yâni hukuk tarihimiz için de mevzu bahistir. Mezheb imamımızın ismine yoğunlaştığımızda şunlar görülür. "Ebû Hanife İmâm-ı âzâm Numan bin Sâbit". Kısaca "Sâbit oğlu Numan"dır. Lakin teslim edilmesi gereken haklar vardır. Ebû Hanife, "doğru istikamette yâni ehli sünnet ve'l cemaat yolunda olanların babası"bir başka ifadeyle üstadlar üstadı demek. Bu kadarla yetinilirse eksik kalır. Unvanlarının devâmı "İmâm-ı âzâm"büyük önder, yüce rehberdir. Zira amelî ve itikadî mezheblerimizin başıdır, reisidir.

Az yukarıda o meşhur dîvân şâirimiz için "Bakî"diyerek geçtik. Ama anıp geçmek ne mümkün Şeyh'ül İslâmlıkta kendisine sıra gelmediği için bu makama oturamamıştır. Ne gam! Mahmud Abdülbaki adındaki bu üstad şairimizin şiirdeki makamı "Sultan'üş Şuara"dır. 'Şâirler Sultanı'dır.

Muhyiddin ibni Arabî Hazretleri, "Şeyh'ül Ekber" diye zikredilir; Ulu Hoca. Tasavvuf semasının gündüz de parlayan emsalsiz yıldızının ismi Ahmed Faruk'tur. Unvanlarıysa layık olduğu gibidir. "İmâm-ı Rabbanî Müceddid-i Elf-i Sânî". Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimizden -aleyhi'selâm- sonraki bin yılı kuşatıp aydınlatan, tanzim eden kutup yıldızı, büyük önder.