Olayı hemen herkes bilir:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir mitingde iç ve dış olayları değerlendirirken iç cepheyi tahkim etme zaruretine temas etmişti.Cumhurbaşkanının bu beyanatından bir süre sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 22 Ekim 2024'te bölücü terör örgütü başının gelip TBMM'de DEM grubunda bir konuşma yaparak örgütü lağvettiğini ilân etmesi için çağrı yaptı. Sn. Bahçeli'nin bu çıkışı, gündemi sarstı ve Sn. Erdoğan'ın ne demek istediği de o zaman layıkıyla kavrandı. Bunun üzerine gelişmeler hızlandı. DEM Parti'den aralık sonundan başlayarak İmralı adasına hey'etler gidip-gelmeye başladı:Nihâyet Mayıs 2025'te PKK kendi kongresini toplayarak örgütü fesih ve silah bırakma kararı aldı. Karar, 11 Temmuz 2025'te Kuzey Irak'taki Süleymaniye şehrinde tertiplenen sembolik bir gösteride bir kısım militanın yanmakta olan bir kazana ellerindeki silahları atıp yakmalarıyla hayata geçmiş oldu. Bunun ardından militanlara dair mütalaalar serdedilmeye başlandı. Örgüt militanları 3'e ayrılıyordu. Elebaşları, suça karışmış olanlar, suç işlememiş olanlar. Üçüncü sıradakiler sorgulandıktan sonra serbest bırakılacaktı. Suç işlemiş olanlar hakkında kararı mahkeme verecekti. Örgütü sevk ve idare eden militanlarsa Türkiye'ye asla giremeyeceklerdi...Bu memleketin her unsuruyla her vatandaşının 50 senesini çalan, 50 bin kişinin hayattan kopmasına sebep olan ve Hazine'nin 2 trilyon dolarını dağa-taşa gömen bir musibetin ortadan kalkması mevzubahisti. DEM Parti hey'etinin Abdullah Öcalan'ı mükerrer ziyaretlerinden birinde Öcalan'ın örgütün tamamına çağrısı, bu parti mensuplarınca İstanbul'da bir otelde okunmuş ve örgüt bunun üzerine kongresini toplayarak fesih ve silah bırakma kararı almıştı.Bu memnuniyet verici gelişmelerden sonra bir parti hariç TBMM'de grubu olan parti temsilcilerinin iştirakiyle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş riyasetinde Millî Dayanışma, Demokrasi ve Kardeşlik Komisyonu adıyla bir hey'et teşkil edildi ve hukuk, kardeşlik ve acı ve kayıplar eşliğinde kalıcı bir çâre için toplantılara devam kararı alındı. 16. Toplantı günlerindeyiz. Sevindirici olan toplantıların olgun şekilde gerçekleşmesidir…Gerek Sn. CB'nın ülke çapındaki İç Cephe Tahkim Çağrısı, gerek Sn. Bahçeli'nin örgüt elebaşı ve DEM Parti'ye dair çağrısı, son çeyrek asırda ve bilhassa 15 Temmuz'dan sonra FETÖ Terör Örgütünün çökertilip TSK'nın ahtapotun ihanet kollarından kurtarılmasından sonra PKK'nın en nihayetinde Türkiye dâhilinde kökünün kazınmasıyla bugünlere gelinmişti. Örgütün Türkiye'de yaşama şansı artık ortadan kalkmıştı. Bu dâvet ve gelişmeler olmadan önce de olduktan sonra da PKK'nın hudutlarımız dâhilinde mevcudu kalmadığı her sözcü tarafından her vesileyle dile getirilmişti…Son yarım asrın en güçlü günlerindeydik. Bunun içindir ki örgüte silah bırakma ve kendini feshetme şartı tebliğ edilirken Sn. Erdoğan, Sn. Bahçeli ve istisnasız her yetkili, PKK'nın yalnızca Türkiye'de değil, Suriye, Irak, İran ve Avrupa'daki kol, varlık, yapılanma ve uzantılarıyla birlikte kendini feshedip silah bırakmasını şart koşuyorlardı. Abdullah Öcalan'ın Dem Parti sözcüleri tarafından okunan çağrı metni de bu şekildeydi.Bütün bu seyirler yaşanır, Dayanışma Komisyonu samimiyetle çalışırken Kuzey Irak'tan gelen bir haber şaşırtıcı ve zor izah edilir oldu. Kandil Dağı eteklerinde bir grup PKK'lı toplanmış, Türkiye'den giden iki düzine kadar şahıs da aralarında olduğu hâlde PKK sözcüsü bir açıklama okuyordu. Verilen haber şuydu:-PKK, Türkiye'den çekildi!"Yiğitlik bizde kalsın!"diye anlaşılabilecek 26 Ekim 2025 tarihli bu haber, Ankara'da parti ve iktidar sözcüleri tarafından sürecin bir başarısı olarak telakki edildi. Belki iyimserlikle bakılabilir ama olay üzerinde derinlemesine durulduğunda kaygı, şüphe itirazlar doğmaması mümkün değil:
26