YILBAŞI MUHASEBESİ!..

Bakalım kaç sağlam vicdanlı insan şöyle diyecek:
-Hayır; Siyonist ve Evanjelistler, yanı başımızdaki Gazze'de korkunç bir soykırım yapar, bebekler, çocuklar, kadınlar öldürülür, hâneler, mâbedler bombalarla vîrân edilirken, mazlum ve mağdurlar, bir lokma yiyeceğe muhtaçken insanlığımdan utanır, yeni yıl diye eğlencelerde arz ı endam edemem! Bu sebeple tahminî harcama tutarını Kızılay eliyle veya başka emin bir kurumla Gazze'ye yolluyorum!..
Dileriz ki insaf ve vicdan mahsulü bu söz, Türkiye'den de İslâm âleminden de dünyadan da çok insanlardan işitilsin, ömrün ölüme bir adım daha yaklaştığının habercisi yılbaşı, çılgınlıklar sahnesi olmasın.
Ne bar ki iyi niyetli dilek yetmiyor. Hayal kırıklığı, kapıda bizi beklemekte. Temennimizin hakîkat olma ihtimali pek görünmüyor.
Daha evvel de benzer tavsiyelerimiz olmuş ve şöyle demiştik:
-Bir kere umreye gittiyseniz şimdi bir daha gitmeyin, o parayı Gazze'ye yollayın. Hac farizasını eda ettiyseniz nafile hacca da gitmeyip parayı Gazze'ye yollayın...
Ve devam etmiştik:
-Kar kayağı veya başka eğlencelerde israfa, gösterişe kapılmayarak Gazze'nin yetimine, öksüzüne, kimsesizine destek olun.
Kardeşlik gereği, İslamlık gereği, insanlık gereği olan bu mükellefiyetler yerine getirildi mi
Çok şüpheliyiz.
Sosyal medya; umrede Kâbe-i şerîf önünde poz vermiş insanlar, kayak merkezleri, oteller, şen-şatır tatilci fotoğraflarıyla dolu.
İstanbul'da AVM'ler türlü hünerlerle yılbaşını karşılıyor. Birçok bina cephesi ve reklam panosu yılbaşı çizgi aşımlarını haber veriyor.
Bunlar olurken yine sosyal medyada Siyonistlere maddî yardım yapan bazı markalarla doğrudan siyonist malı markaların boykot edilmesi için feryatlar yükselmekte.
Bu feryatların maksada yeteceğini tahmin etmeyiz. İş başa yani devlete düşüyor:
Katliamcılarla iltisaklı bazı markaları tek tek boykot etmesiyle hedefe geç varılır. Hükûmet, bu markaların ithalini yasaklamalı, içeride imalat yapanların da ruhsatı iptal edilmelidir. Ayrıca İsrail'den hiçbir mal ithal edilmemeli ve İsrail'e hiçbir mal ihraç edilmemelidir...
Şu hususa daha önce de kısaca temas etmiştik.
Şimdi bir teklifimizle birlikte tekrar ediyoruz:
Filistin ve Gazze'yi içine alan Şam-ı Şerîf bölgesi, 8 asır kadar Büyük Selçuklu, Memluk ve Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. Böylesi uzun asırlar beraber hayatlar sürüldüğünde soylar arası değişimler yaşanmaktadır. Türkleşen Kürtler, Kürtleşen Türkler vs. görüldüğü gibi Araplaşan Türkler, Türkleşen Araplar da olabilmektedir.