ŞİDDET, TERÖRDÜR!..

Hâlis Türkçe arayışında ilk hâtıra gelebilecek lügatlerden biri D. Mehmet Doğan Beyin "Osmanlıca Yazılışlı Büyük Türkçe Sözlük" adlı eseriyse diğeri de İlhan Ayverdi Hanım'ın Misalli Büyük Türkçe Kubbealtı Lügati"dir.

Misalli lügatte "tedhiş" kelimesi şöyle açıklanıyor:

-Arapça dehş; dehşete düşürmekten tedhiş: Korku verme, ürkütme, yıldırma, terör.

TDK ise "Terör" maddesini Fransızca "terreur" atfını yaparak karşı tarafa korku salma, cana kıyma, malı yakıp-yıkma, yıldırı, tedhiş diye izâh ediyor.

Bu vesileyle TDK Sözlüğünün siciline temas etmeden geçmek olmaz:

TDK, 1932'den itibaren Kemalist ideoloji saplantısıyla Türkçeye büyük zarar vermiş, dilimizi fakirleştirmiş ve sözlüğünde 1945'ten itibaren onlarca sene "Kemalizm: Türk'ün dini" gibi akla ziyan çılgın ideolojik hatalar işlemişti.

Bugünkü TDK da onun sözlüğü de oralarda değildir. Henüz yukarıda sözünü ettiğimiz iki lügatin Türkçe özeni ve muhteva zenginliğine kavuşmamış olsa bile uydurma Türkçeden uzaklaşarak yerlileşme ve millîleşmeyle ideolojik kirden kurtulmada ciddî mesafeler katetmiştir

Şu etraflıca verdiğimiz malûmat dikkatle okunursa çıkan sonucun "şiddet eşittir terör" olduğu görülür.

Hakîkat aynen budur:

-Şiddet, terördür.

Çok olmayan bir zaman öncesine kadar bu topraklarda yetişkinler konuşurken "terör" değil "tedhiş" diyordu:

Yabancı hayranlığı, Avrupa modası gibi konuşmamızı da esîr alan Frenk mukallitliği, Garp öykünmeciliği, asırlardır lisanımızda olan kelimelerin bırakılarak Türkçe'nin melez bir dil olma utanılası hâline düşmesine sebep oldu. Daha da beter olabilir. Zira; yönetici mevkidekilerin bile düstur, ilke, güzel söz, cümle, şiâr gibi kelimeleri bırakarak beyânatlarında İtalyanca "motto" dediği günlerdeyiz.

İlim, irfan, din, dil, geleneklerimizden kaybede kaybede çok tehlikeli bir yere gelmiş bulunuyoruz. Cemiyet olarak şahit olduğumuz acı gerçek, gözler önünde: