TEHLİKENİN AYAK SESLERİ!

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, BM toplantısına iştirak için New York'ta iken New York Times gazetesine yaptığı konuşmada bir yerlere müjde ve mesaj verircesine, aldıkları bir karardan söz etmiş.

Dedikleri şöyle:

Arnavutluk, başkent Tiran'da bir Bektaşi devleti kuracakmış. Bu devlet, 109 dönüm arazi üzerinde yer alacakmış."Bektaşi Devleti"nde giyim-kuşama dair zorlayıcı şart olmayacakmış. Vatandaşlarının pasaportu İslam'dan esinlenmiş olarak yeşil renkte olacakmış. Ordu ve hudut muhafızları bulunmayacakmış. Üçüncü devletlerin bu devleti tanıyıp-tanımayacakları şimdilik belli değilmiş...

Başbakan Edi Rama, Yahudi sermaye ve yönlendirmeli NYT'a verdiği mülakatta"İslâm'ın hoşgörülü bir versiyonunu teşvik maksadıyla bu işe kalkıştıklarını ve bundan gurur duyduklarını"söylemiş.

"Dünya Bektaşi Merkezi"Tiran'dadır. Bu merkezin reisliğini yapan"Baba Mondi"unvanlı Edmond Brahimaj, kurulacak devletin reisi olacakmış. Anlaşılan o ki cemiyet yahut benzer bir yapı olan merkez devletleştirilmekte. Bunu yaparken"İslâm'ın hoşgörülü tarafını teşvik maksadıyla bu işe kalkıştıklarını"söylemesi ilginçtir. "Hoşgörü"sözüne dikkat etmeli. FETÖ örgütünün oltalarından biridir. Başbakan, gelecek sene tafsilatlı malumat vereceklerini dile getirmiş.

Arnavutluk, 15'inci asrın ortalarından 20'nci asrın ilk çeyreğine kadar 5 asrı aşkın bir zaman Osmanlı mülkü bir Balkan bölgesidir. Biz, çekildikten sonra İtalya ve Almanya'nın işgaline uğramıştır. En büyük işgali ise içeride yaşadı."Enver Hoca"diye bilinen Arnavut diktatör, ülkeyi demir pençeyle yöneterek en katısıyla komünizmi tatbik etmiş ve ateistliği vatandaşları için anayasayla mecburi hâle getirmişti.

Adı geçen memleketin nüfusu, 3 milyondan azdır. Ortalama olarak nüfusun üçte ikisi Müslüman sayılıyor. Diğerleri Katolik Hıristiyan, Ortodoks Hıristiyan, Yahudi ve ateisttir Beş yıl kadar önce Tiran'a gittiğimizde burada inceleme yaparken baktığımız kayıtlarda dinlere dair verilen malumata şaşırmıştık. Müslüman nüfusu yazılıydı, bunu Hıristiyan nüfus takip etmekteydi onu da Bektaşilik takip ediyordu. Yüzde bir buçuk gibi bir rakamla Bektaşilik ayrı bir din olarak gösterilmişti. Bugün de açık tarama yapıldığında net bir bilgi alınamıyor. Bektaşilik, yüzde 4 civarında olarak İslam'ın içinde gösterilirken diğer yandan yine ayrı bir din olarak yazılmaktadır. Hâlbuki bu memlekette Bektaşiler gibi Aleviler de mevcut.

Bektaşilik, Hacı Bektaş-ı Velî Hazretlerinin açtığı temiz bir yoldur. Bu seçkin âlim ve veli zât, İmâm-ı Musa Kâzım Hazretlerinin soyundan gelmiştir. Ahmed-i Yesevî Hazretlerinin halifesidir. Ahmed-i Yesevi Hazretleri de Silsile-i aliyye denilen Nakşibendiyye ulularından Yusuf-ı Hemedanî Hazretlerinin İslam ahlakı öğretmekle görevli vekili yani halifesidir. Bu itibarla Hacı Bektaş Hazretleri de dergâhı da Sünnî itikad ve meşreb esaslıdır. Sultan Orhan Han, Hazretle sohbet etmiş, istifade etmiş ve bu sırada kurulmakta olan Yeniçeri Ocağının mânevî mayası Bektaşi umdeleriyle tutmuştur. Yeniçeri askerleri, buradan aldıkları gönül ateşiyle devlete zafer üstüne zafer kazandırmıştı. Ne var ki ilerleyen zamanlarda Safevî İran'ın ajan faaliyetleriyle bu yapıya sızılarak Yahudilikteki Kabala benzeri olan Hurufilik cereyanı müdahalesiyle bozulma olmuş ve hem ocak ve hem de Yeniçeri zarar görmüştür. Ocağın, II. Mahmud zamanında 1826'da imha edilmesindeki sebep bu sapmadır. Hatta çığırdan çıkma ondan da ibaret değildir. Bu Sultan tahta geçtiğinde Devletin, sözde Mevlevî Halet Efendi tarafından âdeta gasbedildiğini dehşetle görmüş çok zor olarak gereğini yapabilmiştir.