İslâmın ilk zaferi ve sonra yaşanacak bütün zaferlerimizin mayası Bedir Harbi… Kadisiye… Dandanakan, Malazgirt, İstanbul'un Fethi, Sırp Sındığı, Mohaç, Çaldıran, Mercidâbık, İnebahtı, Viyana, Kırım, Teselya, Trablusgarb, Balkan, Sarıkamış, Çanakkale, Kut'ül Amare, Millî Mücâhede, Kore, Kıbrıs… ile dünkü ve bugünkü Filistin Cephesi'nde, Gazze'de, terörle mücadelede… irili-ufaklı 10'larca ve 10'larca kara, hava, deniz harbimizde; Allah, Peygamber, doğru itikad, dîn, millet, vatan, ezân, bayrak, aile, ırz, nâmus, iffet, ana, evlâd ve bacılarımızın hayâ bayrağı tesettürleri uğruna… Endülüs'ten Japonya ve Açe'ye, Kırım'dan Mora, Girit, Rodos, Kudüs ve Yemen'e ve daha nerelere ve hangi cephelere kadar 7 iklim 4 bucakta verdiğimiz 100 bin kere 100 bin denli mübarek şehîd ve azîz gazilerimizi rahmet, hürmet ve minnetle yâd ediyoruz. Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- şefaat ve şefkatine nâil olsunlar. Allahü teâlâ, onları; hakları ödenmez ecdadımızı; cennet ve cemâliyle mükafatlandırsın…
Millet ve ümmetimizin som altın ayarındaki imânı ve güzide ailesi, evlâdı ve nesilleri bozulmadıkça, düşmedikçe ve çürümedikçe; biz, 15 asır evvel olduğu gibi 1.000 yıl önce olduğu gibi, 500 ve 300 ve 100 yüzyıl evvelinde olduğu gibi 15 Temmuz 2016'da, yaralı yaralı yaptığımız Zeytindalı, Fırat Kalkanı ve diğer şanlı harekâtlarımızda olduğu gibi şehîd ve gazi çıkarmadan yana yoksul ve yoksun olmayız…
Şehîd verebilirsen, gazin olursa vatanın hür ve istiklâlin tam kalmaya devâm eder… Ahlat'ımız, Malazgirt'imiz, Çaldıran'ımız… hep olur. Ordumuz, fırtına gibi hep kopar! Kendimiz kaldık, biz oldukça zaferler, bize olan sevdadan vazgeçmezler… Biz de zafere sevdamızdan.
Ancak…
Ne var ki…
Tehlikenin farkında olmalı:
Şunun şurasında 2071 şafağına varmamıza, 'Kızılelma'yı dalından almamıza ramak kalmışken dün olduğu gibi bugün de İslâmın Sancakdarı olan Müslüman Türk milleti, bu defa dışarıdan, cepheden değil, içeriden kuşatılmıştır ve çok yönlü zâlim bir taarruz altındadır:
Gazze Celladı'nın, açlığı Gazze'de silah olarak kullandığı gibi Siyonistler, emperyalistler, Haçlılar, masonlar, laikçiler… modayı, çıplaklığı, örtülü çıplaklığı, uyuşturucuyu, başıboşluğu silah olarak kullanıp kızı ve erkeğiyle gençliği ve Devlet ve Milletimizin teminatı mukaddes ailemizi tahrip etmek için aman vermeden çalışmaktalar:
Şimdi mücadele, savaş ve vuruşma meydanlarda değil, cephelerde değil; ekranlarda, sahnelerde, beyaz perdede, reklamlarda, sosyal medyada ve daha nerelerde nice kitlelerle cereyan ediyor. Düşman, bugün hudut, hendek, meydan, kapı, oda, dağ-deniz engeli tanımadan mahremiyetlere, ahlâk ve iffete saldırmakta, nesilleri ve aileyi çökertmek için ne lâzımsa yapmaktadır. Üzülerek söyleme durumundayız ki gün itibarıyla kayıp hayli büyük…