ORGAN HIRSIZI!

Filistin Devleti'yle İsrail arasında kademeli olarak bir haftaya yakın bir süre tutan mütareke yaşandı. Bu ateşkesin sürekli olmasını dileriz. Ama onun devamlı olması, Gazze'den sürülüp çıkarılan her Gazzeliyle "yerleşimci" denen teröristlerin mülklerinden çıkarttıkları Batı Şerialıların yeniden evlerine dönmesi ve İsrail'in öldürdüğü insanlarla yıktığı binalar için noksansız şekilde maddî ve mânevî tazminat ödemesiyle mümkün olur.

Bu arada bir hatayı da düzeltmek gerekir: Mütareke esnasında haberler hep "esir takası" diye geçti. Bu yanlış bir haber dilidir. 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl gibi zamanlarca berbat İsrail zindanlarında işkenceler altında şartlara katlanan Filistinli çocuk, kadın ve gençler elbette esirdi. Ama Gazzeli askerlerin nezaretindeki İsrailliler, sadece misafirdi. Nitekim, o Yahudiler, ayrılırken kendilerini ağırlayan mücahidlere tekrar tekrar teşekkür ettiler. Mütareke sürecinde bizimkiler, misafirleri uğurlayıp çilekeş mazlumlarımızı teslim aldılar...

Bundan böyle; zalimle şeriklerinin artık, elleri mahkûm olduğu için er veya geç barış için masaya oturacaklardır. Bu müzakerelerde son karar merkezi Ankara'dır. Hariciyecilerimiz masada yer alacaklardır. O masada taviz vermemek şehîdlere borcumuzdur. Görüşülecek ana mesele "iki devletli çözüm!" olacaktır. Buna peki fakat 1967 hudutlarını kabule kesinkes hayır! Ankara, bu çok uluslu hileye dikkat etmelidir. Türk Milleti ve Türk Devleti, İsrail'in yalnızca 1948 hudutlarını meşru sayar. İsrail, 1948'den sonra girdiği her karış toprağımızda işgalcidir. Bu işgallerin de tazminatını ödemeye mecburdur. Bir defa daha hatırlatalım ki BM'nin İsrail'i tanıdığı harita, 1948 tarihlidir. Bu laf anlamaz, insaf tanımaz politik kurgu, 1948 hudutlarına çekilmedikçe toplantı masasında sadece havanda su dövülür. Devletimiz, elbette şu gelişmenin farkındadır; İzzeddin el-Kassam Millî Mücadele Kuvvetleri, 7 Ekim 2023 akşamı yıllardır birike birike kocaman olmuş bir cerahat yığınına neşter vurdular. Bir 'büyü' bozuldu. İsrail için hayat, bundan böyle zehirdir. Yahudiler dâhil insanlığın vicdanlı olanları İsrail'in gerçek yüzünü net şekilde gördüler. Siyonist İsrail silahlı güçleri bombardımanlarla bebekleri katledebildiler ama Filistin Millî Kuvvetlerinin karşısına çıkarak savaşma cesaretini gösteremediler.

Şehid vermeyen, gazisi olmayan bir dâvâ, zafer kazanamaz. Filistin; tabiî ki evvelâ Gazze, çok sayıda şehid verdi, çok insan gazi oldu. Bunun mükâfatını göreceklerdir.

Manzara, ibretliktir:

Çocuğu, kadını, genci ve yaşlısıyla Gazze'nin o güzel insanları, başta Müslümanlar olmak üzere yeryüzüne sabrı, şükrü, tevekkülü, vakarlı olmayı, mücadele azmini ve vatan aşkını öğrettiler. Bu ahlâk abideleri, herhâlde iki cihanın en gözdeleridir. Hiçbir vâiz, onların öğrettiğini insanlığa öğretemezdi.
Soğuk savaş dönemi eseri BM'nin haksızlık ürünü Güvenlik Konseyi herkesçe malumdur. Bu kurum, ikili yapıya sahiptir. Birinci kısmı, II. Cihan Harbi'nin galipleri olan 5 daimî üye teşkil eder. Öteki 10 âzâ ise BM mensubu diğer devletlerden meydana gelir. Birinci 5 daimî, ikinci 10 dönemliktir. Kararlarda ne 193 devletten mürekkep BM genel kurulunun ve ne de konseydeki muvakkat 10 üye devletin dediği olur. BM kararlarında tek tayin edici unsur 5'li adaletsizliktir. Kalan 188 devlet, oy birliğiyle bir karara varsa dahi 5'liden tek bir devlet "hayır!" dese, kararı veto etse imzaların hiçbir hükmü kalmaz.