HESAP

Filistin, 15 Kasım 1988'de bağımsızlığını ilan etti. BM'ye gözlemci üyedir. Filistin Cumhuriyeti Devleti, 6.220 km2 toprağa ve 5 milyonu aşkın nüfusa sahiptir. Başşehri resmen Kudüs'tür. Ramallah'tan idare edilmektedir. Para birimi, Mısır lirası ve Yeni İsrail Şekelidir.

Ülke, Batı Şeria ve Gazze bölgelerinden meydana gelmektedir:

Batı Şeria'nın kuzey, güney ve batısında İsrail, doğusunda Şeria Nehri ve Lût Gölü bulunmaktadır.

Gazze'nin kuzeyi ile doğusunda İsrail, güney batısında Mısır, batısında Akdeniz yer alır. 41 km uzunluğa, 6-12 km arasında değişen genişliğe ve 363 km2'lik alana sahiptir. Filistin'in yarı nüfusu, bu kadarcık Gazze'de yaşamaktadır.

Filistin, iki parça olduğu gibi yönetim de iki başlıdır. Batı Şeria'da el Fetih kaynaklı idare vardır. Batı Şeria ise Hamas'ın elindedir...

İsrail, 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde kurulduğunda Araplar, 1 milyon 200 bin nüfusa sahipken Yahudiler, bunun yarısı kadardı. Yahudi göçleriyle nüfus, bugün 15 kat artmıştır. Toprakları da 1948'e göre kıyas kabul etmeyecek kadar genişlemiştir. Buna karşılık Filistin nüfusu 5 kat çoğalmıştır. Vatanını ise Batı Şeria ve Gazze dışında kaybetmiştir.

II. Dünya Harbi sonrasındaki Arap-İsrail Harbi, bugün bir şekilde devam etmektedir. 1967 Savaşını kazanan İsrail, girdiği toprakları, meşru mülkü yapma peşindedir...

İsrail, bugün veya yarın Gazze'yi topraklarına katabildiği takdirde Filistin'in denizle bir alakası kalmayacaktır. Hâlbuki çokça dile getirilen İsrail Gazında yani Akdeniz'de çıkan, çıkacak olan ve Avrupa'ya ihraç edilecek gazda ve bulunacak petrol ve başka deniz madenlerinde İsrail gibi kıyı şeridindeki Gazze dolayısıyla Filistin de hak sahibidir. Buna rağmen Tel-Aviv, Akdeniz Gazı'na ne Filistin'i ve ne de Lübnan'ı ortak etme niyetindedir.

Bölgede sancılı olan yalnızca Filistin değildir.

Lübnan da huzur ve istikrara muhtaçtır.

Ürdün'se nâmevcut gibidir...

7 Ekim 2023'te Filistin'den aldığı büyük darbeden dolayı, İsrail Savaş Hâli ilan etmiş bulunuyor.

7 Ekim 2023 günü, 8 milyon nüfusuyla 8 milyara söz geçiren İsrail, 75 yıllık tarihinde hiç olmadığı kadar çarpıldı. İçlerinde üst rütbede olanlar da bulunan çok sayıda askerini esir verdi. İstihbaratı perişan oldu. Varılan noktadaysa her iki taraf da çok sayıda ölü vermiş bulunuyor. Ancak; Gazze ise enkaz oldu. Şehirde su, elektrik, gıda, ilaç başta olmak üzere insana lazım olan her şey tükenmiş bulunuyor. Jetler, gece-gündüz bombalıyor. Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve konuşabilecek, adım atabilecek kim varsa sadece seyretmekte. BM ise sadece endişeli olduğunu açıklamakta. Kimse İsrail'in elini tutmuyor. Siviller öldürülürken, savaş suçu işlenirken bile Batı'nın malum emperyalist devletleri, kayıtsız ve şartsız şekilde İsrail'in yanında olduklarını söylüyorlar.

Mevzua dair tartışılan soru şudur:

İsrail, Hamas'ın 7 Ekim'de estirdiği 'Aksa Tufanı'na bilerek mi göz yumdu Bunu meşru müdafaa gerekçesi kazanmak, öldürücü darbeyi indirip Filistinlileri Gazze'den kaçırtmak için mi yaptı

Bu soru, gerçeğin habercisi kabul edilirse iki sonuç çıkar. Önce, Gazze Müslüman Araplardan tamamen boşaltılarak Filistin'in Akdeniz'le alâkası kesilir. Sonra da tayin edeceği bir zamanda Batı Şeria ve Kudüs ele geçirilerek Filistin Devletine son verilir. Böylece de "Nil'den Fırat'a Büyük İsrail" gayesinde önemli bir mesafe kazanılmış olur.