Gazze'yi müdâfaa, Ankara'yı müdâfaadır!

Bu makalemizi, TSK'nın
Başkomutanı Cumhurbaşkanı Sn.
R.T. Erdoğan'la Cumhur İttifakı
ve TBMM'ye ithaf ediyoruz.
Filistin Devlet reisi Sn. Mahmud Abbas'ın evvelâ ve doğrudan Ankara'ya gelmeyip ilkin Moskova'ya giderek sn Vladimir Putin'le görüşmesinin ardından -âdeta-geçerken Ankara'ya da uğraması, yadırgatan bir ziyaret oldu. Üzülmedik değil. Eminiz ki milletimiz de üzülmüştür.
Buna rağmen " hoş geldiniz!" dediğimiz misafirimiz Mahmut Abbas'ın ömrünün sonunda yapacağı en hayrlı iş TSK'yı Filistin'e dâvet etmesi olacaktır. Bunun gayrısında edilecek her söz, güneşin altında eriyip akar. TC Devleti, Filistin Devletiyle bu akdi yapmalıdır. Bu ziyaretin bereketi bu muahede; andlaşma olmalıdır. Sn Mahmud Abbas'ın "Filistin" diye bir mes'elesi ve "Gazze" diye bir derdi varsa ki var olduğu kanaatindeyiz, öyle ise Ankara'yı bu antlaşmaya ikna etmek için her çâreye müracaat etmelidir. Andlaşma şimdi yapılır; gereği, devlet aklıyla günü, vakti saati gelince icrâ edilir.
Mehmetçiğin, bir asır sonra tekrar Mescîd-i Aksa'da sabah namazı kılmasından; Gazzeli kimsesizlere kol-kanat germesinden, yaklaşanı indirmesinden gayrı bir yol ve çâre kalmamıştır. Akdeniz'i işgal etmekte olan ABD de onun cüce müttefiki İsrail de Türkiye'nin karşısına dikilemez. Kimse çekinmesin; zâlim, korkak olur; bu cesâret onlarda yok! Böyle bir yanlışlığın kendileri için felâket olacağını bilmemeleri mümkün değil.
Aklımızdan hiç çıkmamalı ki unvanını Kahramanlar Kahramanı Sevgili Peygamberimizden -aleyjisselâm- alan Mehmetçik, yalnızca Türk Milleti'min değil, Allah'ın ordusu bu ordu, aynı zamanda İslâm ümmetinin ve mazlumların askeridir.
Âdem aleyhisselâmdan günümüze dek bir çok zulüm ve vahşetler oldu. Bu, denî, seviyesiz dünyanın kirli yanıdır; ancak hiç bir vahşet, katliâm ve jenosit, İsrail'in Gazze'de 10 aydır yaptığı soykırım kadar merhametsizce ve canavarca olmadı. Bu sebeple Gazze ve Batı Şeri'ada bilhassa kadın, bebek ve çocukların mârûz kaldıkları azâb ve felâketi görüp de yüreği yanmayanların insanlıklarına yazıklar olsun!
Artık sabırlar bitmiştir. Bu azıp-kudurmuş Gazze Celladı'na bu zincirlerini kırmış İsrail'e mutlaka anladığı dille cevap vermelidir.
İsrail'in insanlıktan mahrum Ben Gvir adlı bakanı yanındaki şımarık sürüyle beraber ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya girip burada âdinin bayağısı taşkınlık ve tahkîrler yapıyorlarsa benim de en azından Dışişleri, Millî Savunma ve Adalet Bakanlarım, hemen hiç vakit kaybetmeden ilk Cum'a günü Mescid-i Aksa'da Filistinli Müslümanlarla omuz omuzda Cum'a namazı kılmalılar. Denizlerdeki beyn'el milel sular gibi Kudüs ve Mescid- i Aksa da uluslar arası hukuk teminatındadır. Mehmetçik ve MİT, Bakanlarımızın kılına dokunacak her siyoniste dünyayı dar edecek kudrettedir!
Unutmamalı ki siyonistler, hayallerinin hayata geçme gününün geldiği inancındadır. Bu görülmemiş zulümleri bu maksatla işliyorlar…
Şizofrenik hayal veya rüyalarından biri şudur:
Mısır'daki Nil nehrinden Anadolu'muzdaki Fırat nehrine kadar olan coğrafyada yani yüz yıl önceki Osmanlı Devletimizin topraklarında büyük İsrail'i inşâ etmek…Onlara nazaran bu topraklar, ilâhî irâde tarafından Yahudilere vaad edilmiştir; arz-ı mev'ud'dur.
İkinci bunama emârelerine gelince:
Siyonistler, Mescid-i Aksa'nın, Süleyman Mâbedi üzerinde yükseldiğini iddia etmekteler. Dolayısıyla Aksa Ulu Câmiî'ni yıkarak temeldeki Süleyman Tapınağının kalıntıları üzerine bu mâbedi tekrar yükseltme çılgınlığı peşindeler.
Hiç kimse hakikati görmezden gelmesin. Gazze, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak ve Kerkük dâvâsı, batıdaki bir çok benzeri gibi Türkiye için hükümetler üstündür, dönemler ötesidir; devlet dâvâmızdır, millî dâvâmızdır.