DEĞERLERİ YERİNE OTURTMAK!..

Ne ilk Meclisimiz TBMM'dir, ne devlet 29 Ekim 1923'te kurulmuştur ve ne de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni CHP kurmuştur. Sonuncusu külliyen asılsızdır.

Bugün geldiğimiz noktada devlet hayatını dört kısma ayırmak mümkündür:

-Saltanat dönemi.

-Tanzimat

-Meşrutiyet

-Cumhuriyet

-Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Yönetimi.

Saltanat idaresi, geçmiş tarihimizden 19. Asrın başına kadar devam etmiştir. Bu sistemin ilk defa masaya yatırılması Alemdar Mustafa Paşa'nın Anadolu ve Rumeli âyanını İstanbul'da toplamasıyla oldu. 29 Eylül 1808'de Sened-i İttifak hazırlandı. Bu mutabakat metni, ilk anayasa başlangıcımızdır. II. Mahmud Han zamanıdır. Bunu, kıyafet inkılabı, Nizamiye Mahkemeleriyle Maarif Nezâreti'nin kurulması ve Şeyhülislâmların hükûmet toplantısında bulunmasına son verilmesi kararı takip eder. Onları, 24 Mart 1838'de kurulan Meclis-i Vâlâ takip eder. Bu kurum, 10 Mayıs 1868'de Şûrâ-yı Devlet ve Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye diye ikiye ayrılacak ve yarım asır sonra da; ilki Danıştay, ikincisi Yargıtay adını alacaktır.

Devlet, 3 Kasım 1839'da Tanzimat idaresine geçmiştir. Hâlâ saltanat devam etse de idâri hayat, Avrupa'ya biraz daha yaklaşmıştır. Abdülhamid Han'ın işbaşına gelmesiyle 23 Aralık 1876'da bugün adına anayasa denen Kanun-ı Esâsi ilân edildi. Bu Esâs Kanun'a dayanarak da Sultan tarafından nasbedilen Meclis-i Âyân ve halkın reyi ile seçilen Meclis-i Mebusan'dan mürekkep "Meclis-i Umumî"kuruldu. Bu Meclise ileride önce BMM sonra da TBMM denecektir.

23 Aralık 1878'de Âyan Meclisi yerinde bırakılarak Meclis-i Mebusan feshedildi. Fakat Kanun-ı Esâsi askıda bile olsa mer'iyette kaldı. Sultan Abdülhamid Han, ilk bir buçuk yılında Meşruti Hükümdardır. Seçimler vardır. Demokratik hayata geçilmiştir. Sonraki 30 yıl karma yönetimdir. 24 Temmuz 1908'de yaşanan emrivakiyle meşrutiyet ikinci kere ilân edilir. Son bir buçuk yılda Padişah, yine Meşruti Hükümdar ve devletteki rejim de tekrar meşrutiyettir. Meşrutiyetle Cumhuriyet idareleri arasındaki en bariz fark; birincisinde devlet reisliğinin kan yoluyla devam etmesi, ikincisinde devlet reisini halkın seçmesidir. 1923'ten 10 Ağustos 2014'e kadar seçmen, devlet başkanını ancak vekaletle yani Meclis yoluyla seçebildi

1876 Tarihli Kanun-ı Esâsi yürürlükte olmakla birlikte 23 Ocak 1921'de Büyük Millet Meclisi, ona ek mahiyetinde 23 maddelik bir Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu yaptı. "24 Anayasası"diye meşhur olan temel metin ise yine Teşkilat-ı Esâsiye Kanunu adıyla 20 Nisan 1924 tarihinde kabul edildi. Bu anayasada Türkiye Devleti'nin dîni, dîn-i İslâm'dır, yazılıyken 10 Nisan 1928'de bu maddeyle Allah üzerine yemin Anayasadan çıkarılmıştır. Hükmî şahsiyet olan Devletin değil, hakîki şahıs olan ferdlerin dîni olacağı ayrı gerçektir. Mazisi de yoktur. Ancak başka gerçekler de vardır. 1928 çok sahada köklerden kopma dönemdir. Bu arada çok partili hayatın yerini Tek Parti Zihniyet ve uygulaması almıştır. Seçimler, göstermeliktir. Kâzım Karabekir, 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurduysa da düzmece İzmir Suikastı tertibinde darağacından zor kurtuldu. Paris Sefiri Ali Fethi Okyar ise 1930'da reis-i cumhurun talimatıyla Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdu. CHP bu partiye ödünç vekil verdi. Muvazaalı olarak kurulmasına rağmen halkın ona bile teveccüh göstermesi üzerine 3 buçuk ay içinde yine talimatla kapatıldı.