Çözüm çıkmazı!..
"İki Devletli Çözüm'' uzun senelerdir hükûmet edenlerimizden işitilen bir sözdür. Bu kalıp cümle, iç ve dış müzakerelerde hem Kıbrıs, hem Filistin için telaffuz edilmekte.
Filistin ve Kıbrıs'a dairsamimiyetle yaptığımız bir tekliftir. Muhataplarımız, Kıbrıs'ta Rum tarafıyla, Atina, Londra ve ilgili başkentler olduğu gibi Filistin meselesinde de İsrail, Washington ve kendini konuya yakın gören diğer başkentlerdir.Ankara'nın yapmak istediği, hakkaniyet tesis etme fikridir.Buna rağmen Filistin'de İsrail ve onu himaye eden devletler, Kıbrıs'ta da Rum tarafı, Yunanistanve Londra, bu iyi niyetli çare üretme teklifini duymazdan gelmekteler.Siyonistler henüz yüz sene evvel Filistin'e göçtüklerini hatırlamak istemeden tarihin derinliklerinden beri bu toprakların sahibi olan Filistinlileri azınlık saymaktalar…Kıbrıs'ta da aynı çapraşık durum mevcut. Rumlar da Türkleri azınlık sayma gülünçlüğüne düşüyorlar.Aradan kaç yıl geçerse geçsin siyonistlerle destekçilerinin Filistin'de, şoven Rumlarla Yunanlıların Kıbrıs'ta güttükleri tavır değişmez.Yahudiler "arz- ı mev'ud'' diyerek, güyâ "vadedilmiş'' büyük İsrail'in, Yunanlılarla Rumlar da ''megali idea'' diyerek İyon denizinden Anadolu ve Karadeniz'e, Makedonya, Trakya ve Epir'den Girit, Rodos ve Kıbrıs'a kadar çok geniş bir sahayı içine alan "yeni Bizans''ın peşindeler.Sovyetler dağılınca Balkanlarda kurulan devletlerden biri de Makedonya oldu. Ancak, Atina, bu ismi kabul etmeyerek yıllarca mücadele verdi ve bu ülkenin adı BM'ye ''Kuzey Makedonya'' diye tescil edildi.Türkiye'nin İki Devletli Çözüm teklifi, hem Kıbrıs'ta, hem Filistin'de ihtilafları bitirmeye dönük bir barış arayışıdır. Ne var ki muhatap taraflar mutaassıp ve ideolojik davranmaktalar. Asla bir karşılık görmüyoruz. Elimiz havada kalıyor, bize doğru bir adım atılmıyor.Teşhisimiz o ki "iki devletli çözüm'' sözü artık yıpranmıştır. İyi niyetimiz, karşı tarafça suistimal edilmekte. O hâlde biz, ağırlıklı yeni şartlar getirelim, onlar ''İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM'' desinler...Neler yapabiliriz1-FİLİSTİN:Kıbrıs uyuşmazlığı gibi Filistin için de zengin hariciye mirasımızdan hareketle öteden beri "iki devletli'' çözüm diyor; bunu derken de yekpâre yâni Denizden Nehire toprak bütünlüğü olan bir Filistin Devleti'ne işaret ediyoruz… Bu, doğru bir tezdir. Ancak; bu tezle dile getirilen "İsrail,1967 hudutlarına çekilmeli'' görüşünün kabulü mümkün değildir. Zira;İsrail, 14 Mayıs 1948'de BM tarafından devlet olarak tanındı. Bir savaş mahsulü işgali esas alarak yeni bir tanımanın hukukî geçerliği olamaz. Türkiye'nin vazgeçilmez tezi, İsrail'in, 1948 hudutlarına çekilmesi olmalıdır. Aslında bu da hakkı değil ama bölgenin sulh ve sükûnu için kerhen kabul ediyoruz. Ankara, "1948 Hudutları'' der ve bütün zaman zemin, müzakere ve kürsülerde bu tezle siyonist tarafın üstüne üstüne giderse, bu defa onlar, 1967 derler. Düşmanın merhametiyle yaşanmaz.Ayrıca bu arada mutlaka "Kudüs İttifakı'' kurulmalı ve Gazze diye bir derdi olmayan Arap devletleri, bu gamsız ve ayıplı hâlden çekilip çıkartılmalı TDT bilenmelidir.2-KIBRIS:-20 Temmuz 1974 Harekâtı'nın ismi "Kıbrıs'ı Kurtarma Harekâtı" diye değiştirilebilir. Devrin Başbakanı, "barış'' kelimesini, o gün sömürgeci Batı'ya karşı bir rüşvet-i kelâm olarak söyledi ama 15 yıl devam eden Amerikan ambargosu engellenemedi.-Kıbrıs adasının tamamı Osmanlı vatandaşlarına ait vakıf mülküdür. Harp zamanlarındaişgal güçlerinin hakikî ve hükmi şahısların mallarına el koymaları hukuken yok hükmündedir. Dolayısıyla adanın her karışı Müslüman Türk ceddimizin mirasıdır. Kayıtlar, Vakıflar Genel Müdürlüğünde mevcut. Bu mülklerin iadesi için beynelmilel mahkemelerde dava açmalı ve kaç yıl sürerse sürsün takipçisi olmalıyız.