BOZKURT VE YUMRUK

Sn. Trump'a mâruz kaldığı suikasttan dolayı "geçmiş olsun" deriz. Ama; olay henüz aydınlanmamış, tartışmalar geçmemiştir. Saldırı bilinmezliklerle, sorularla doludur. Emniyet, istihbarat ve adlî soruşturmada güvenlikçilere "fâili canlı ele geçirip olayı aydınlatmak yerine neden hemen öldürdünüz" diye sorulacaktır düşüncesindeyiz. Keza koruma zaafı, emniyet tedbirleri boşluğu, muhakkak masaya yatırılır. Destek olunan bir adayın mağdur edilmesi ve bu mağdurdan da kahraman çıkarma senaryosu yaşandı. Bu yapay mağduriyet, Trump'ın seçimi kazanma şansını çok güçlendirmiştir. Hâlbuki suikast teşebbüsü, şâibelidir.

Bu Trump Sahnesi, bize 1963'teki Kennedy suikastıyla, 1988'deki Özal suikastını hatırlattı. Keskin nişancı, 60 yıl önceki teknikle J.F. Kennedy'yi uzaktan vurup öldürürken bugünkü keskin nişancı, Donald Trump'ı yakın mesafen sadece ısırdı!.. Başbakan Turgut Özal, yaşadığı suikast teşebbüsünde Kartal Demirağ'ın attığı mermilerin masadaki mikrofon ayağından sekerek parmağını sıyırıp geçmesinden hemen sonra doğrulup "Allah'ın verdiği ömrü, O'ndan başka alacak kimse yoktur!" diye mutlak bir doğruyu haykırırken; kulağından hafifçe yaralanan Donald Trump, çöktüğü yerden kalktığında sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırarak düşmana karşı verilen savaştan söz etti. Kimdir bu düşman Meçhul!.. Saldırıyı reye, kazanmaya tebdil etme, çevirme kurnazlığını görmemek için tecrübesiz olmak gerekir. Belki yıllar sonra suikastçı 20 yaşındaki Thomas M. Crooks'a kimin, hangi örgütün, nerede, ne kadar ödeme yaptığı da ortalığa saçılıp-dökülecektir.

Suikastçı Kartal Demirağ, ANAP kongresinin icra edildiği salon, kurşun sesleriyle ana-baba yerine dönmüşken kalabalığa karışmış kaçıyordu. Başbakanlık korumaları, kaçmasına fırsat vermeden O'nu bacağından vurarak yakalandılar.

Trump'a saldıran kişi ise ânında katledildi. Az farkla Kennedy suikastı tekrarlanmıştı. Lee H. Conally adındaki suikastçı olay günü ele geçirilmişken iki gün sonra emniyet binası önünde, üstelik polislerin arasındayken bir batakhane işletmecisi olan Jack Rubby tarafından katledildi. Bu şahıs da bir süre sonra hapishanede infaz edildi. Vak'anın şüphelileri, hayrettir ki meşhur Amerikan kurumlarıdır.

Trump'a sıkılan kurşuna ilk tepkinin alelacele Gazze Celladı Netanyahu'dan gelmesi ilginçtir. O esnada İsrail'de vakit geç olmasına rağmen soykırım fâil ve sanığı Netanyahu, daha hiçbir şey belli değilken olayı önceden biliyormuş gibi Trump'a sahip çıkıp saldırıyı kınadı. Bu bir insanlık görevi değil, hâmisini himâyeydi.
Başkanlık seçiminin iki adayından biri olan Cumhuriyetçi Trump, diğer aday olan Demokrat Biden'ı Gazze'de görülüp-işitilmedik denli soykırım yapan Netanyahu'ya tam destek vermemekle suçluyor. Gazze Mücâhidlerinin aslanlar gibi direnişini buna bağlama basiretsizliği gösteriyor. Bu sabık Başkan, makamındayken Kudüs'ü İsrail'in başşehri ve Golan Tepelerini de İsrail'in mülkü olarak tanıma adaletsizliğini ikna etmişti. Bunlar ve daha birçok benzer sebepten dolayıdır ki MOSSAD, Trump'ın seçilmesini ister. Siyonist şeytanîlik, Gazze soykırımında İsrail'e her alanda sınırsız destek vadeden Trump'ı seçtirmek için her yolu mübah sayar. Köşeye sıkışmış çılgın Netanyahu bu maksatla MOSSAD'ı sahaya sürmüş olabilir.

Asla temenni edilmez ve etmeyiz ama yarın seçimler daha bir yaklaşmışken Joe Biden'a da bir suikast yapılırsa ABD çok sarsılır. Yalnızca Amerika değil, nâzenin altın ve kâğıt parçasına değer vurulma ve değer verilmesinden ibaret zayıf para dolar başta olmak üzere dünya piyasaları da altüst olur. Bu Amerika'yauzunca bir zamandır bir şeyler oluyor. Her şeyden evvel dostu-düşmanı tefrik etmede acze düşmüş vaziyette. Tek kutupluluk güç zehirlenmesine yol açtı. Gerçek şu ki Başkan adayı bulmakta kaht-ı ricâl yaşayan, Başkan çıkarmakta zorlanan Amerika, iki yaşlıya mahkûm olmuştur. Bu ABD, NATO'yu yedek ordusu gibi düşünse de Rusya-Çin ittifakı karşısında hayli zorlanır. Kaldı ki Washington, NATO'yu Moskova-Pekin ittifakına karşı ateş hattına sürmeye kalkışırsa bu karar, Kuzey Atlantik Paktı'nın dağılmasına yol açar.