ASRIN MİTİNGİ!..

Bir ömürdür dile getiriyoruz. İsrail'in Gazze'de soykırıma girişmesi üzerine, satır başlarını hatırlatacağımız mevzuları, daha sıkça ve daha derinlikli olarak yazdık:

Yahudi ırkının yaşadığı soykırımları, Filistin topraklarına gelişlerini naklettik. İsrail devleti fikrinin başlangıcına temas ettik. Devlet kurma isteği 1848'de kendini göstermiş, yüz sene sonra 1948'de İsrail kurulmuştu.

Tarihe bu kayıtları teslim ederken İsrail'e dair ana fikri tekrar ve tekrar dile getirdik. Filistin Araplarının, ondan da öte Sultan Abdülhamid Han'ın yâni Türk Milletinin mülkü olan Filistin toprakları üzerinde üstelik Yahudileri kayıran bir paylaşım yaparak İsrail'in kurulmasıyla mes'ele bitmemişti. Siyon ideolojisinin, Yahudi inancı gereği asla ve kat'a İsrail'le yetinmeyeceğini hatırlatıyorduk. Bunu yaparken "Nil'den Fırat'a Büyük İsrail" projesine işaret ettik. "Nil'den Fırat'a Büyük İsrail Krallığı"ndan söz ettik. "Arz-ı Mev'ud"a yani "Vadedilmiş Topraklar" saplantısına temas ettik. Siyonist Yahudilerin Tevrat'a atıfla Tanrı'nın kendilerine vaadi ve yüklediği görev itibarıyla Nil'den yani Mısır'dan Fırat'a yani El'Aziz'e kadar olan büyük coğrafyanın Siyon toprakları olduğuna inandıklarını söyledik.

Bu çerçevede Abdülhamid Han'ın hal edilmesinin, Devlet-i Âli Osman'ın parçalanmasının, İsrail'in kurulmasının, 1967 Arap-İsrail Harbinin, Arap Baharının, Irak İşgalinin Suriye ve Irak'ta terör örgütü beslenmesinin, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sömürgeci işgaller yüzünden tehlikede olduğunun tahlilini yaptık.

Bunları anlatırken, İsrail'in orada durmayacağını, Anadolu topraklarının da tehlikede olduğunu idraklere kabul ettirmeye çalışıyorduk.

Siyonistler, Tevrat'a dayanarak Nil'den Fırat'a yani Kahire'den Harput'a kadar mülkiyet iddiasındalar. İmparatorluk çapındaki bu muazzam sahada Tanrının -güya- Krallığını kuracak, kendilerini affettirecekler. Bunlar mevzu olunca Fırat Koleji'ni hatırlamamak mümkün değil. Amerika, bu mektebi 1803 yılında Harput eyaletinde kurdu. Burası, muhayyel Arz-ı Mev'udun -Allah etmesin- en kuzeydeki iştihasıdır...

Biz, bunları kaleme alırken bazılarının, inanılması mümkün olmayan iddialar serdettiğimizi söylediklerini işitir gibiydik. Ne var ki gelişmeler bizi doğruladı. İsrail Başbakanı Netanyahu, önceki gün tam da bu fikirleri işlediğimiz "2048" serlevhalı yazımızla çakışacak tezlerle Yahudi halkına sesleniyor ve Tevrat'taki Yeşaya Kehâneti kitabından bahisle gayelerinin, Arz-ı Mev'ud olduğunu burada Tanrının Krallığını kuracaklarını söylüyordu.

Ama; şunları söylemedi:

-İsrail'i 1848'de tasavvur ettik, yüz yıl sonra 1948'de bir devletimiz oldu. Ama vazifemiz bitmemiştir. İsrail'in kurulmasından yüz yıl sonraki tarih olan 2048'de de Nil'den Fırat'a Büyük İsrail'i kuracağız!

Binyamin Netanyahu, bunu demese de Siyonistler ne demek istediğini anladılar. Nitekim son günlerde müstemlekeci güçlerin "Orta Doğu'da haritalar değişecek!" lakırdıları da bu ideolojinin yansımasıdır.

Biz "Türkiye Yüzyılı" diyerek "2023 Büyük Türkiye" kapısından bu asra girip 2053 ufku ve 2071 Cihan Devleti Türkiye Kızılelma'sına yönelmişken, Filistinlilerin zalimce soykırıma tabi tutulması tesadüf değildir. Katolik İspanyolların Endülüs Müslümanlarıyla Yahudilere yaptıkları korkunç soykırımı bugün İsrail, Filistin halkına tatbik ediyor. İsrail Hükûmeti, gaddarca katliamlar yaparken uygar, çağdaş, medenî diye insanlığa reklam edilen Batı'nın iri kıyım devlet ve hükûmet adamları, Netanyahu'nun kapısına gelerek bağlılıklarını bildirmekte ve emirlerine muntazır olduklarını söylemekteler.

Ne Biden, İsrail'in hastane bombaladığını kabul etmekte ve ne de bebekler, siviller ölürken Avrupa kurumları, ateşkese yanaşmaktadır.

Bu nedir

Bunun ne olduğunu önceki yazılarımızda mükerreren dile getirdik. Haçlı ve Siyon ittifakı, yakıp-yıkarak Filistin'den Türkiye'ye doğru geliyor.