İsrail'in, Filistin'in Akdeniz kıyısındaki şehri Gazze'ye uyguladığı açlık ve yok etme ablukasına karşı Akdeniz'de kıyısı olan farklı ülkelerden aktivistler, Tunus'tan başlayarak 30 Ağustos 2025'te denize açıldılar ve birleşe birleşe Gazze'ye doğru yol aldılar.
Çocuk maması, ilaç, gıda ve benzeri zarurî ihtiyaç malları taşıyorlardı. Bu 492 insan silahlı değillerdi. Seyrettikleri suların İsrail'le alâkası yoktu. Uluslararası sulardaydılar ve istikametleri Gazze'ydi. Vaziyet bu iken İsrail savaş gemilerinin asker kılıklı silahlı teröristleri, onları Gazze sahiline varmadan fakat Gazze karasularında durdurarak rehine alıp berbat bir hapishaneye götürdüler.Merhamet ve vicdan gemileri, menzile varamamış olsa da Gazze karasularına girebildikleri için dünya kamuoyu, bu hareketi, "ablukayı kırma!" olarak kabullendi.İsrail'in kaçırıp hürriyetlerine el koyduğu ve türlü baskılar yaptığı aktivistler arasında Türk vatandaşları da vardı. Türkiye, İsrail gasp ve haydutluğunun cereyan ettiği 2 Ekim'in ertesi günü vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunu zalimin elinden söke söke alıp kurtardı. Onları, uçakla vatana taşıdı. Kurtarmanın devamı da geldi. Devletimiz, bunu yaparken yalnızca vatandaşlarımızı değil, soykırıma başkaldıran diğer Sumud mensuplarını da aynı uçakla yurdumuza getirdi. Bu davranış, şanlı bir ecdad üslubudur. Bize yakışan yapıldı. Aksi olsa, vatandaşlarımız getirilip yol ve dâvâ arkadaşlarımız zalimin insafına bırakılsaydı büyük yanlışlık olurdu. İftihâr ettik. Devlet ve Hükûmet mensuplarımızı, MİT'i ve emeği geçen herkesi tebrik ederiz.Büyük Devlet, budur!Sumud Filosu, kıyıda yolunu gözleyen Gazzeli cân çocuklara ulaşamadıysa da dünyanın vicdanlı milletlerini daha bir şaha kaldırdı. Birçok dünya kentinde yüz binler meydanlara dökülüp soykırımcı katil İsrail'i lanetledi.Bizde de 5 Ekim Pazar ve 6 Ekim Pazartesi günleri kalbi "Gazze!" diye atan, dili Siyonistleri lanetleyen çocuk, kadın, erkek ve yaşlısıyla 81 vilayetimiz, Türkiye, ayağa kalktı. Kararlı yüz binler, sıradağlar gibi yükselerek "katil İsrail, Filistin'den defol!!!" diye gök gürültüsü gibi haykırdılar. Siyonist ve sadist İsrail, Müslüman Türk'ün ve vicdanlı dünya halklarının bu azmi karşısında dayanamaz. Rezîl ve hakîr olmaya mahkûmdur.7 Ekim 2025 günü; bugün Gazze'deki korkunç soykırım ve vahşi katliam, üçüncü yılına girmiş bulunuyor. Barış arayışları yapılırken bile İsrail öldürmeyi sürdürüyor. Onun için 7 Ekim 2025 çok farklı bir tarih olmalı. 2 milyar Müslüman, 2 Milyon Gazzeli mazlum ve mağdura var gücüyle sahip çıkmalı, her yolla katil İsrail'e haddi bildirilmelidir.Hemen bütün dünya şehirlerinde farklı din ve dilden insan bu geçtiğiniz iki yıl zarfında insan seli hâlinde cadde ve meydanları doldurup Gazze Celladı Netanyahu ve Soykırımcı İsrail'i kınarken Türkiye hariç bölgemizdeki Müslüman ülkelerin çıtı çıkmadı. Bu âcizlik ve gamsızlık kendileri için yüz karası ve büyük günahtır. Katar, en azından ara bulucu olarak bir şeyler yapmaya çalışıyordu. İsrail, buna rağmen topraklarını vurdu. Katar'ın Trump'a, sanki ihtiyacı varmış gibi, uçak hediye etmesi bile kendisini şerden emin edemedi…Başlıktaki "Aksâ Tûfânı Zaferi" ibâresi, bâzı insanları şaşırtabilir. Haksız sayılmazlar. Çünkü Gazze, on binli hatta yüz binli sayılarda şehid verdi. Bir o kadar da yaralımız var. Şehir, enkaz oldu.Ancak; bu mezalim, vahşet ve soykırımı yapan İsrail, Kassam Tugaylarına ait tünellere giremedi. İzzeddin el-Kassam mücahidleriyle göğüs göğüse muharebeye cesaret edemedi. Yalnızca havadan bombaladı. Bir kişinin bile burnu kanamasın isterdik. Bir kişi hele hele çocuklar sakat kalmasın dilerdik. Ne var ki bir yerde vatan, istiklal, îmân ve hürriyet mücadelesi varsa şehid de gazi de olur. Bunun sayısı önceden kestirilemez. Kaldı ki İsrail'in de zâyiatı çok. Hüküm neticeye göre verilir. Kassam Tugayları dimdik ayakta. İsrail; devleti, hükûmeti, ordusuyla bütün dünyaya rezil oldu. Dünyanın nefreti üzerlerinde. Siyonist İsrail'i lanetlemek için milyonlar iki yıldır meydanlarda. İşgalci İsrail, karada ve denizde protesto, lanet ve kınama ablukasında.