Travma oluşturan bu hadisenin çok tesirinde kalmıştım...

Onüç ondört yaşlarında yaşadığım bu hadise, bende derin izler bıraktı. Uzun zamanbilmediğim derelere, çaylara, göllere ve denize giremedim.

Fikri, biraz soluklandı ve su altında yaşadıklarını anlatmaya devam etti:

-Ne kadar istesem de su yüzüne bir türlü çıkamıyordum. Ben de artık ömrüm bitti, boğulacağım demişken son bir gayretle su yüzeyine doğru hamle yaptım. Sonrasını zaten sen de gördün...

- !!!

Onüç ondört yaşlarında yaşadığım bu hadise, bende derin izler bıraktı. Uzun zaman tanımadığım, bilmediğim derelere, çaylara, göllere ve denize giremedim. Arkadaşımın boğulma tehlikesi, kendimin suya kapılıp sürüklenmemden daha çok korkutmuştu. Travma oluşturan bu hadisenin çok tesirinde kalmıştım.

İşte hâlâ seneler sonra "En çok korktuğun şey nedir" diye sorulunca bu hadise aklıma geliverdi.

Konuşa konuşa köye gelmiştik. Arkadaşımı dinlerken, ayaklarımın, başımın ağrılarını hiç duymamıştım. Durdum. Sağ ayağım fena hâlde uyuşmuş gibiydi. Yere basamıyordum.

- Biraz dur Fikri… dedim.

- !!!

- Ayağım uyuşmuş, nefeslenelim. Durmadan hep gülüyor,

- Ayağın değil, galiba beynin uyuştu… diyordu.

Uygunsuz iş yaparsan,

Doğru yoldan saparsan,

Tağutlara taparsan.

Cehenneme gidersin!

Köy sabahki gibi değildi. Tarladan, çayırdan gelenlerle epey canlanmıştı. Hâlâ da tarla çayır, bağ bostan ve bahçelerden dönüş devam ediyordu.

Güneş kalın bulutlar altında kaybolmuş, hava esmer demir rengini almıştı. Ağlamaya hazırlanan, içi yaş dolu dargın ve soluk bir göz gibiydi.

Etrafıma bakıyordum. Sabahki tatlı hâlimi korkunç bir fırtınaya çeviren arkadaşımla yaşadıklarımı hiç kimseye anlatmamaya söz veriyordum içimden. Ani bir hareketle döndüm:

- Bak Fikri, bugünkü yaşadıklarımızı kimseciklere anlatmayalım. Tamam mı

- Sakın ha… Ben de onu diyecektim. Asla anlatmayalım! Yoksa bizi başka hiçbir yere bırakmazlar! Aha şuracıktaki Sülük göllerine bile gidemeyiz!

- Gelen kim ki Bir daha... Tövbe tövbe...

Fikri'yle helâllik dileyerek, vedâlaştık. O kendi evine, ben de kendi evime...

Yol boyunca boğulmak üzere olan arkadaşımın korkunç hayaliyle daldığım rüyasız ve yürüyen uykumdan asla uyanmadan bir ölüm haberinin ailede neler yapabileceğini ve sonun ne olabileceğini düşünerek; dar tahta kapının aralığından bir gölge gibi süzüldüm. Başımı eğerek ve korkak bir dikkatle hızlı hızlı geçerken, bu sessiz sedasız sağ salim eve dönüşümü, ürkek bir hayvanın inine acele girişine benzettim, elimde olmadan…