"Sevineceğinizi bildiğim için önce size haber verdim..."
"Maşallah! Nimete kavuşanlara afiyetolsun. Hakikaten pek sevindim. Söyle nasıl oldu bu iş"
Esmer, iri yarı, orta yaşın delikanlısı ceplerini karıştırdı, bir çelik kapı anahtarı çıkardı, gülerek uzattı:- Bak; bu anahtarı adaşım verdi.- Ne zaman- Şimdi!- Aaa!- Niçin şaşırıyorsun! Şimdi odasından çıktım, hemen buraya geldim. Sevineceğinizi bildiğim için önce size haber vereyim dedim.- Maşallah! Maşallah! Nimete kavuşanlara afiyetolsun. Hakikaten pek sevindim. Söyle nasıl oldu bu iş- Gazetemizde haber yapan muhabirler var ya!- Eee.- Onları çağırmış; "Çabuk gidin o NASİPLİ AİLEYİ getirin" demiş. Bir minibüsle gelip bizi aldılar. Enver Abi, pek neşeli karşıladı. Ailemizden herkesle tek tek alâkadar oldu, hâl hatır sordu, çeşitli ikramlarda bulundu. Sonra da; "Maşallah kalabalıksınız, size büyük bir ev lazım. Onu da ben hediye ediyorum" diyerek işte bu anahtarı verdi. Hep birlikte ağladık Ragıp Bey! Sevinçten ağlamak; hani demiştiniz ya, öyle bir şey Çocuklar koridorda birbirlerine sarılarak hâlâ ağlıyorlar. Dahası TGRT Efem'de de tekniker olarak çalışmamın emrini verdiler. Dört ayaküstüne düşmek bu olsa gerek! Başka bir şey sorma, uçacak gibiyim.İşin bu noktaya geleceğini tahmin etsem de bu kadar hızlı olabileceğini hiç düşünememiştim. Coşkuyla sarıldım, muhabbetle tebrik ettim. "Hayırlı ve mübarek olsun" dedim, ağladım. O da ağlıyordu zaten. Sulu gözlülük kanımızda varmış meğerYollar uzak varılmaz,Geç kalsam da darılmaz,Yaram gayet derindir,Öyle kolay sarılmaz.Uzun zaman böyle çalıştı. Sonra duydum ki bazı sebeplerden evini satıp Üsküdar tarafında daha mütevâzıbir yere taşınmış. Çocuklarını Kur'ân kurslarına göndermişler vs...Uzakta olduklarından dolayı eskisi gibi sık gidip gelemedim. Bir müddet kopukluk oldu ama hiç unutmadım.