Neler de aklıma gelmiyordu ki. Sevinecek miydim, yoksa geldiğime bin pişman mı olacaktım...
Beklentiler büyük, herkesin kafasında çok şey var vesselam. Talebelerim birbirlerini merak ededursunlar ben bir başka âlemdeydim ki sormayın."Ya tanıyamazsam çocukları, ayıp olmaz mı","Ya biri çıkıp 'Hocam sen bana şöyle bir kötülük etmiştin…" deyip söze başlasa!","Ya isimlerini unutup karıştırırsam!","Ya ya... ya..."Neler de aklıma gelmiyordu ki. Sevinecek miydim, yoksa geldiğime bin pişman mı olacaktım, doğrusu akıbetimden tam emin değildimO kadar tedirginlik içindeyim ki, kelimelerle ifade etmek ne mümkün. Yüzlerce kişiye konferans vermeye çıkacak bir hatip gibi hep endişe ve otokontrol içindeyim. Toplanılacak yere yaklaştıkça kalbimin atışları da hızlanıyor elimde olmadan. "Şu köşede, aşağı yukarı aynı yaşlarda insanlar toplanmışlar. Onlar olmalı... Evet evet onlardır! Tamam onlar da, hiçbirini bir talebeme benzetemiyorum. Aman Allah'ım! Şimdi ben ne yapacağım Bari onlardan biri beni tanıyıp da; 'aaa Ragıp hocam!' deyip önce davransa..." diyorum içimden, yürüyorum.Kafam zonkluyor. Birçok suâlle dolu olarak çay bahçesinin kapısından girerken samimi, içten, sımsıcak bir dost kucaklamasıyla karşılanıyoruz. Sevinç gözyaşları âdetasel olmuş, kimse mâni olamıyor hislerine. Daha ilk adımda büyük bir gurbet ve hasret diyarı evinin eşiğine ayak bastığını hissediyor insan.Altı aylık hazırlıklar meyvesini vermiş. Emekler boşa gitmemiş… Günlerdir devam eden mücadelenin bazen ağırlaştığı, bazen yeise, ümitsizliğe düşüldüğü de olmuştu. Her şeye rağmen bu bir araya geliş, mükemmel bir hadiseydi.Deniz ve yosun kokularıyla dolu havayı ciğerlerime çekerken dönüp dönüp gelenlere bakıyordum. Haftalardır sıcağa direnen sahil çay bahçeleri, şimdi hasretle birbirini kucaklayanları ağırlıyordu. Tarifsiz, tatlı bir rüzgârın savurduğu okul ve sınıf arkadaşlarının doldurduğu sandalyeler bir başkaydı bugün. Etraf neşe ve huzur doluydu. Her yerde hasret giderme öbekleri oluşmuş…
8