"Kasetleri dinleyenler, filmdenzevk alamazlar efendim!.."

"Radyo tiyatrolarını dinleyenleri iknâ edip beğendirmemiz mümkün değil. Bu şaşmaz ve de değişmez bir psikolojik kâide..."

Kasetle film arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum "Eşrefpaşalı" Resul abime:

- Problem; daha önce radyo tiyatrolarını dinlemenizden kaynaklanıyor.

- Ne alâkası var

- Şu alâkası var efendim; kasetleri dinleyenler, filminden zevk alamazlar.

- Zevk alamazlar da ne demek Siz de iyi araştırma yapıp zevk alacağımız şekilde çalışsaydınız dersinize!

- Bu psikolojik bir durum. Ne yaparsak yapalım, radyo tiyatrolarını dinleyenleri iknâ edip beğendirmemiz mümkün değil. Bu şaşmaz ve de değişmez bir psikolojik kâide. Dünyanın her tarafında da böyle.

- Aaa! Niçinmiş

- Tecrübeyle sabit efendim. Görüntüsü olmayan ses kasetlerinde her şey hayallerimize bırakılmış. Malûmunuz dinleyenler; radyo tiyatrolarındaki ses tonu ve efektlerle kendi birikimine göre bir Bişr-i Hâfî tahayyül ediyor. Her dinleyiciye göre ayrı ayrı, çok farklı tipler var kafalarda. Bazıları Bişr-i Hâfî hazretlerini genç yakışıklı, esmer, uzun boylu; kimi beyaz tenli, dolgun, göbekli; bir başkası sarışın, kızıl sakallı, sakin tabiatlı olarak tahayyül edebiliyor… Çeşitleri çoğaltabiliriz. Bunlar hep o şahsın kendi dünyasıyla alâkalı tiplemeler. Oysa biz burada diyoruz ki; "Ey insanlar, kardeşim, bacım siz kafanızdaki tipleri, sahneleri silin, atın, unutun. Bişr-i Hâfî hazretlerini ve hadiselerin geçtiği mekânları bizim tasarladığımız, seçtiğimiz şekillerde düşünün. Meselâ; Yılmaz Zafer gibi düşünün, kıyafetleri öyle, yürüyüşü hâkezâ... Yani alternatif bırakmıyoruz, kahramanımızı şahsîleştiriyor, teke indiriyoruz. Daha önce hayal ettiğinize benzetemiyorsanız kalkıp itiraz ediyorsunuz. Bunlar gayet tabii. Yalnız radyo tiyatrolarını hiç dinlememiş olanlardan bu ve buna benzer şikâyetler gelmiyor. Çünkü onların kafasında kendi oluşturdukları tiplemeler, mekânlar, beklentiler yok...

- Tamam Dadaş, bir şey dedik sen on şeyle müdafaa yaptın. Yine de sözüm söz…

Gülüştük, müsaade isteyerek ayrıldım. Kapıda Erol Sevdi abi beni bekliyor, görünce kolumdan tuttuğu gibi odasına çekti: