"Bu güzel insan kimdir" diye beklemeden sol koluma yığdığım yüzlerce "NAMAZ KİTABI"nısağ elimle alabildiğim kadar aldım, uzattım.
Çıkıntısı şuurlu olarak kesilmiş olduğu belli olan kalpağın altından çıkmış, koyu kumral saçlar, düzgün alnını süslüyor, onda bir derviş intibaı uyandırıyordu. Böylesine göze çarpan, fidan gibi düz duruşlu ve ak benizli oluşu; masumiyetinin resmi değil miydiKitap dağıtımı için giriş kapısı önünde duran, hakikaten elini müsafeha için uzatmaya bile cesaret edemeyen bendenize, zavallı insana acıdı. Zabıtaların gelmesini bir an unutarak, yaklaştı. Yüzümü ona doğru dönmüş olduğumdan geldiğini rahat görüyordum. İyice yaklaştı. Kulağımın tâ dibinden tatlı bir ses; "Al kıymetli abim, bunu da benim için dağıtın" deyip avucuma bir miktar para sıkıştırdı. "Bu güzel insan kimdir" diye beklemeden sol koluma yığdığım yüzlerce "NAMAZ KİTABINI" sağ elimle alabildiğim kadar aldım, uzattım. "Al kendi hayrını kendin yap" diyerek gülümsedim.Hemen o kitapları aldı, döndü, sonra da, bana öylesine tatlı bakışlarıyla baktı ki, anlatılamaz. Konuşmadan muhabbetle anlaşmak buydu galiba Giderek, çekingenliğini attı. Hemen, bu hareketime tebessüm ederek, her şeyi, hattâ ne yapmaya geldiğini bile unutup işe koyuldu.Mevsimine göre sıkı giyinmiş bir insanın, bu kadar göz önünde olan yerde, bir hayırseverin kendisiyle tatlı bir ses tonuyla konuştuğunu ömründe görmemiş miydi yoksaSisler arasından cılız olarak yeni doğan güneş, yüreğimizi garip garip hoplatıyordu. Havuzun gümüş suları, yavaş yavaş sarardı. Gördüm ki, sise, soğuğa rağmen bugün alabildiğine aydınlık olacaktı. Pek buz gibi rüzgârların sürükleyip getirdiği, iri iri bereket dolu bulutlar, bir rahmetin habercisi gibiydi.Her yerim yara bere,Yalan yakışmaz ere,Hakikati yazarım,Göğsümü gere gere!Bugünü kolay anlatamayacağım en iyisi işin muhatabı kahramanımıza bırakayım.***GÜRAY BEYİN HATIRASI...
6