Hayatın acılarla dolu olduğunugeç de olsa anladım...
"Kalbin neden kırılmış olursa olsun, dünyanın senin acılarından dolayı durmadığını pekâlâ anladım ve iyice de öğrendim"
O da ben de daha uzatmadık, işi şakaya verip, gülüştük.Kırk yıllık ahbap gibi sarmaş dolaş stüdyodan içeri girdik. Her taraf elektronik aletlerle doluydu. Bana büyük kanepeyi işaret etti, kendi de mikserin önündeki kırmızı meşin döner sandalyeye çöktü. Başını ellerinin arasına aldı. Sırtında çok cepli hâkîrenk bir yelek vardı. Çıplak kıllı kolları topraktan yoğrulmuş gibi tunç rengindeydi. Biraz düşündükten sonra başını kaldırdı. Önündeki kocaman ayna gibi görünen camdan içeri dikkatle baktı, aradığını bulamadı ki, tekrar bana döndü:- Biliyor musun Ragıp Bey, hayatın acılarla dolu olduğunu geç de olsa anladım.- Anladıysan helâl olsun! Ben henüz çözemedim. Bu gidişle de zor olacağa benziyor kardeşim!- Anladım dediysem de; insanları ne kadar düşünürsen düşün, onların seni o kadar ciddiye alıp düşünmediklerini anlatmak istiyorum.- Maalesef!- Yaa! Dilin, karşısında çakmak çakmak yanan gözlere söylemediği sözleri; parmakların çok daha kolay yazabildiğini Pek fazla mühimsediğim kişilerin benden hep uzaklaştığını Dört dörtlük iyi insan olmanın hep iyi neticeler getirmediğini- !!!- Kalbin neden kırılmış olursa olsun, dünyanın senin acılarından dolayı durmadığını pekâlâ anladım ve iyice de öğrendim- !!!- Ve en mühimi ne biliyor musun- Neymiş- Bir insanın kendi kendine yaptığını yedi düvel bir araya gelse yapamayacağını Kalbini asıl acıtanın yine KENDİ olduğunu geç de olsa öğrendim!İçimden geçen; "Filozof musun be kardeşim, sabah sabah" cümlesini söyleyemedim, onun yerine:- Gerçekten bir filozof gibi konuşuyorsun dedim onun cesaretlendirdim.- Sen bana bakma, dert konuşturuyor Ragıp Bey! Ah dert! Hayat üniversitesi işte böyle ezim ezim ezerek yetiştiriyor insanı!- Çok dertlisin galiba!- Ne sen sor ne ben söyleyeyim! Dünya demek; dert küpü demek değil miEngellerden atlarım,