Hayallerimle beraber, hislerim de yıkılıp moloz yığınına döndü!
Arşa yükselen acılarımı yerinde müşâhede ettim ve bir o kadar da ders çıkardım...Hatalarımı tashih ettim, kusurlarımı epey düzelttim...
Ne demişti muhterem Hocam:"Mâneviyat inşâ ederken, evvelâ kalbin ve zihnin temizlenip boşaltılması lazım evladım..." Tohum atacağın yeri, evvelâ çeriden çöpten temizliyor, sonra da düzgünce yerleştiriyorsun. Bu işler için epey emek veriyorsun... İşte bak, ellerinle tek tek dalı budağı, çeri çöpü ayıklayıp zemini düzlüyor, böylece negatif enerjilerinden temizleniyorsun. Demek ki bütün hayırlı çalışmaların kaidesi bu: Çirkinlikleri at ki, güzellikleri tutabilesin. Lüzumsuzları gönder ki, lüzumluya yer açılabilsin. Hem unutma! İnşâ ederken inşâ edilen, düzeltirken düzelen, öğretirken öğrenensin. Doğru insanı, faydalı olacağı yere yönlendirebilmek gibisi var mı Tabii, herkesten evvel kendin doğruluğu bul ki sükûnete eresin.Hele şu zayıf kalbin yaptığına bir bak! Bu hâliyle o, zayıf ve kuvvetsiz bir insana benziyor ki, omzuna biraz fazla ağırlık binse, ya bîtap ya da hasta düşüyor. Öyleyse zayıfa pek yüklenmemeli, taşıyamayacağın yüke heveslenmemelisin. Bu durum; işi doğru zamanda düzgünce îfâ edebilecek sağlam şahsiyetli ve kâbiliyetli birine teslim ettiğin vakit, netîcenin güzel olması kuvvetli ihtimaldir.Bağdat'ta böyle, kendimce ebedîsaadetime münasip bir yol yapmaya koyulmuşken, içimde ne fırtınalar koptu, dışımda ne kalpler kırılıp döküldü tam kestiremiyordum. Nice hayallerimle beraber, nice hislerim yıkılıp moloz yığınına döndü. Arşa yükselen acılarımı yerinde müşâhede ettim ve bir o kadar da ders çıkardım, hatalarımı tashih ettim, kusurlarımı epey düzelttim. Allah'ım ömür verirse, bu minvalde yaşayıp gideceğimHarun Reşid Sultan'ımın tok, bir o kadar da gür sesi ile kendime geldim. Güneş bir mızrak boyu yükseldiğine göre herhâlde sahildeki bu taşın üzerine oturalı epey olmuştu. Kafam envâiçeşit fikir ve hislerle doldukça buraya gelir; derdimi Dicle'ye, üzerinde uçuşan martılara anlatırdım. En sadık dost, en iyi dinleyici onlardı, en iyi sohbet arkadaşı da yine onlardı. Beni hesaba çekip sorgulamazlardı, şu veya bu sebepten dolayı kınamazlardı. Sadece kabul eder, beni bana bırakırlardı. Ahiretten bir parça görürdüm bu geniş arazide.