Hastasına moral veren bir terapist gibiydim...

Kazandığım güzel ahlakla gülümsüyordum bütün mahlûkata, ömür boyu hep tebessüm ettim herkese çok şükür.

Kendimi bir yandan haklı bulurken bir yandan haksız bulup kızmak, tuhaf bir duygu seliydi. Bu yüzden İTİRAFLARIMI okurken, mümkün olduğu kadar sıradan bir okuyucu gibi objektif okudum. Yazdıklarımda adil davrandığımı gördüm, rahatladım pek huzur duydum. Bana bu hâlet-i ruhiyeyi kazandıran Doktor Nefise görümceme ve biricik hayat arkadaşım Tanju'ya çok duâlar ettim, teşekkürüm nihayetsizdi zaten.

İhtiyarlar perişan, üzüntülü gönüller,

Gençler ateş püskürür, saçılır göğe küller.

Kazandığım güzel ahlakla gülümsüyordum bütün mahlûkata, ömür boyu hep tebessüm ettim herkese çok şükür. Hayatından memnun görünen ve hastasına moral veren bir terapist gibiydim. Bilhassa hanımların ruhi ve davranış bozukluklarını teşhis ve tedavi eder duruma yükselmiştim. Hissi ve psikolojik meselelerin üstesinden gelmelerine ve hayat kalitelerini artırmalarına yardımcı oluyordum her daim. Depresyon geçirenlerin, fobileri olanların, anksiyete, fiziki veya psikosomatik bozukluk ve davranış problemleri gibi birçok hastalığın tedavisinde rol alıyordum farkında olmadan. Şahsi arzularımı, beklentilerimi bir kenara itmiş veya dondurmuş "Elbet iyi günler, er veya geç gelecek ve o günler çok da uzak değil" diye düşünüyordum. "İhtiyar babaanne iyimser olmalı, 'Polyannacılık' oynamalı, yüreği kan ağlasa da gülümsemeli Her şey olacağına varır, problemler tek tek olsa da bir gün çözülür, hiçbir şey sonsuza kadar süremez" diyordum. Kendi medeniyetime uzak yetiştirildiğim için illa da Garp kültüründen yani Batı tarzı hayat anlayışından misaller vermeden edemiyordum. Oysa bizim Türk-İslâm medeniyetimiz; hüsnüzan etmenin diğer ifadeyle hoşgörü sahibi olmanın erişilmesi kolay olmayan zirvesini yaşamıştır tarih boyunca. Arada sırada böyle gaflarım olursa kusuruma bakmamanızı, bilhassa müsamahalı olmanızı istirham ederim.

Hiç kimsenin ettiği, kalır mı yanına kâr