Gürültü içinde yalnız kalmak!..

Hakikaten bir yalancı dünyaya giden sözde güzellikler diyarıydı buralar...

Benden bir şey saklıyor,

Ara sıra yokluyor,

Elinde beyaz defter,

Bana bakıp yokluyor.

Kelimelerini zor söyledim. Bidav stüdyosunda dolan içim; bu cadde üzerinde iyice taşmıştı. Artık kendimi tutamıyordum.

İstiklâl Caddesi başımı döndürdü bugün. Zeytuni hava birden katran gibi oluyor gözümde Parfüm kokuyor, rutubet kokuyor. Yolun üzerine çizilmiş üç beş beyaz çizgiye basarak karşıya geçiyorum. İki yanda; sık, birbirine bitişik tarihîhanlar, kafeler, soyut heykeller, eski İstanbul'dan yadigâr tramvay, adını bilmediğim daha bir sürü parlak ışıltılı eğlence merkezleri sıralanıyor. Karanlık derinleşiyorken ışıltılı suni aydınlık daha artıyordu.

Hakikaten bir yalancı dünyaya giden sözde güzellikler diyarıydı buralar. Havası; sayısız insanın soluğuyla dolu. Gürültü içinde yalnız kalmak bu muydu acaba Mânâ içinde mânâ dolmakla fısıldaşarak gidiyorum sadece. Koyu gölgelerin kucağında tanımadığım kımıltılar var. Göremiyorum; sadece hissediyorum.

Yürüdüğüm tarihîcaddede, ışıltılı, baş döndürücü bir dünya daha açılmış, fasılasız akıp gidiyor. Her birimizi bir dişlisine takmış o gürültülü, katı düzen öğütüyor durmadan. Hakikatler ise susuyor, bambaşka bir âlem uyanıyor çevremde.

Hâdise; müessesemizde çabuk duyuldu. Ertesi günüydü. İki muhabir arkadaş stüdyoya geldi, Aşkın Beyle, yeni adı Enver Aşkın'la röportaj yaptı. Bu ailenin hep birlikte Müslüman oluşu bütün Türkiye'de de duyulmuş oldu.

Seherde Mevla'ya açılır elim,

Kötü söz etmeye, varmıyor dilim,

Kur'ân-ı kerimde, övülür ilim,

Fırsat elde iken durma îmân et!

Bilenle bilmeyen, bir olmaz elbet

Adalet yok ise, millet küskündür,

Zâlimin kılıcı, gayet keskindir,

Kendi hâlindedir, mazlum miskindir,

Ne olursa olsun her daim sabret!