Gece gündüz, zahmetliçekimler yapıyoruz...

O kâbus dolu gece "uyuyamadım" desem yalan söylememiş olurum. Sabaha kadar yatağımda döndüm durdum.

Benim gözüm yırtıcı kuşta ama aklım nineciğimin anlattıklarında. Duru ve kuvvetli kanat çırpışları, birbirlerine olan ani davranışları insanı hayran bırakıyor, bu harikulâdeliğe imreniyor insan elinde olmadan. Bu sakin tabiat köşesinde, ninemin anlattıklarının hikmetini anlamaya çalışıyordum şuuraltımda.

Sabır her şeyin başı,

Bakarken olur şaşı,

Sanki günün gençleri,

Bulunmaz Hint kumaşı.

***

Muğla, Köyceğiz, Fethiye, Isparta, Selçuk, Burdur İnsuyu mağaralarında İbrahim Gülşeni hazretlerinin hayatından ilham alınarak bir film çekmeyi planlamıştık. Her şey yerli yerinde hazırlandı, Burdur'a geldik. Gece gündüz yoğun ve zahmetli çekimler yapıyoruz. Bir hafta olmuştu… Yorgun argın akşam yemeği için yemek yediğimiz salona girdik. Herkes önceden ayrılmış yerlerini aldı. Yemekler yerken bir şamata, patırtı koptu ki, burada tam anlatmam mümkün değil. Yemekhane çingene pazarı gibi birbirine girdi. Kırk elli kişilik çekim ekibi harp ediyordu sanki. Kim kime, ne diye vuruyor Anlamakta zorlanıyordum. Önceden böyle bir şey olacağını bilenler iki grubu ayırmaya çalışıyordu. Vakit kaybetmeden ve filmin, çekimlerin akıbetini düşünerek kendimi birden aralarına atıverdim. Birkaç arkadaş da bana yardıma koştu. Zar zor kavga edenleri ayırdık, ayırdık ama bizimkisi de bize oldu. Yemekler dökülmüş, masalar, sandalyeler tarumar olmuş, insanlarda moral diye bir şey kalmamıştı. Önce; haklı bile olsalar da kendi elemanlarımı oradan uzaklaştırmakla kalmadım seti, işleri bıraktırarak hemen İstanbul'a yola çıkardım. Diğer tarafta olanları tek tek yanıma alarak hadiseden dolayı üzüntülerimi, elemanlarım adına özürlerimi bildirip yatıştırdım. Çekim planımız bozulmadı elhamdülillah…

O kâbus dolu gece "uyuyamadım" desem yalan söylememiş olurum. Sabaha kadar yatağımda döndüm durdum. Aklıma neler gelmiyordu ki:

"Ya birbirlerini bıçaklasalardı!"

"Ya ölen, ağır yaralanan olsaydı!"