Demek ki muhabbetböyle bir şey!

Sultan "Behlül yüzüme karşı her şeyi söylediğine göre doğru yoldayım" diyor.

O sırada, büyük sarayın müdavimlerinden biri, elinde birkaç kitapla ağaçların arasından geçiyordu. Beni görünce yön değiştirdi. Gölgelik yerde gelene yer açmak için ayağa kalktım. Duvardan düşmüş taşlardan birinin üzerine sakin sakin kuruldu. Bu telâşsız hâli saraylılığın kendisine verdiği ve hiç elden bırakmadığı ağırbaşlılığından ileri geliyordu. Dolayısıyla fevkalâde bir durum yoktu, onun tabii hâliydi. Oturduğu yer gölgeydi ama, dalların arasından güneş huzmeleri sızıyordu; öyle ki neftî cübbesinin üzerinde altın renkli halkalar oluşuyor, gözleri kamaştığından kirpikleri açılıp kapanıyordu. Bir ara göz göze geldiğimize:

- Muhterem, her yerde sizin yaptıklarınız konuşuluyor.

- Ben ne yapmışım ki Bey

- Şüphe yok... siz daha iyi bilirsiniz

- Sultan'ım üzülmüş mü

- Bilakis sevincinden uçuyor! "Behlül yüzüme karşı her şeyi söylediğine göre doğru yoldayım" diyor.

- Hüsn-ü teveccühleri

- Allah rızası için muhabbet demek böyle bir şeymiş

- !!!

Bir an gelir, sert bakar, gözünde şimşek çakar,Yılların kazancını, tutar bir anda yakar.Rüzgâr olur,fırtınaolur sel olur akarBir an gelir, iyidir, kötüye düşman olur,Bütün yaptıklarına, utanır, pişman olur!Îmânıma kastetmiş, NEFİS denilen cani,Nefsine "düşmanım" diyen, yiğit nerde, haniİster yüz yaşa, istersen yüz elli, ey fâni!Kimler, niçin besliyor, nefis nasıl yaratıkHiç mi merhameti yok, hepten vicdansız mıdırYoksa sütü mü bozuk, temelden kansız mıdırNe ondan ne bundan hakikaten yansız mıdırİnatçıdırkaraya ak der de kara demez,Dolandırdı herkesi, diyetini ödemez!