"Bütün pazar halkı toplanmış ve karşıma yine sen çıktınBehlül!"
Efendim mühim bir şey satacağımı söyledim, istedim ki hak edenler alsın. Bu pazarlık üzerine teşrif ettiniz.
Harun Reşid:- Mütevâzılıkyapma Behlül! Biz birbirimizi az çok tanıyoruz. Bütün pazar halkı başına toplanmış. Burada bir iş var diye geldim. Karşıma yine sen çıktın. Hayırdır ne var Niçin milleti başına topladın- Efendim mühim bir şey satacağımı söyledim, istedim ki hak edenler alsın. Bu pazarlık üzerine teşrif ettiniz.- Neymiş o mühim şey Merak ettim! Aç bakalım, millet görsün talip olanlar da alsın.- Ama Sultan'ım bir şartım var!- Bak hele! Neymiş o şartın- Korkmak ve dedikodu yok!- Allah Allah! Sen hakikaten bir tuhafsın! Ne o yoksa engerek mi satıyorsun- Birazdan göstereceğim Efendim! Dediğim gibi beni suçlamayacaklarsa açayım.- Suçlanmayacak bir şeyse kim ne diyebilirZembilimdeki birinci örtüyü kaldırdım. Harun Reşid Sultan'ım bir şey görmeyince:- Örtüyü kaldırdın ama yine bir şey yok!- Sabır Sultan'ım!İkinci örtüyü de kaldırınca görenler kaçışır gibi yaptı. Sultan'ımın yüzü kızardı, hırsından mı, yoksa beklemediği bu kurukafalardan mı ne fena bozuldu:- Ne işleri var bu kafaların burada Hem nereden, kimin mezarını açtın Behlül- Kimsenin mezarını açmadım Sultan'ım! Mezarlıkta tefekkür ediyordum. Herhâlde sel suları akarak bir derecik oluşmuş. Bu kafalar da öyle görünüyordu kıyısında. Ben de aldım geldim.- Tamam da onların yeri burası değil ki! Üstelik bir de "satıyorum" diye bağırıyorsun! Peki kaça satıyorsun- Birincisi parasız Sultan'ım.- Yani bedava!- Evet bedava!- Niçin bedava- O taş kafa! Nasihat dinlemez! Onun için bir kıymeti yoktur. Beş para etmez!- Diğeri- İkincisi ise sudan ucuzdur.- Yani- İkincisi de BOŞ KAFADIR, nasihat istemesine rağmen onları tutmaz; üç beş kuruş verenin elinde kalır.- Allah Allah! Ya diğeri