Burada baharın geldiği o kadar belliydi ki...
Güneş yutan ruhsuz ceset gibi ağaçlar, yeşil libaslarıyla düğüne gider gibi süslenmişler, etrafa huzur saçıyorlardı.
Hocam bir gün "İnsanların hâlleriyle hâllenmek büyük bir meziyettir. Her insanın düşeceği zaman bir desteğe, hele hele tebessüme daha çok ihtiyacı vardır" der, bizlere olmamız lazım gelen yolu gösterirdi. Onlar lafta değil hakikaten de öyleydiler. Onca talebenin sıkıntısını çeker, bu işi dünyalık için yapmazlardı. "Mutlaka karşılığını ahirette almak isterim..." der, başka bir şey demezlerdi.Burada baharın geldiği o kadar belliydi ki... Nihayet o soğuk, rutubetli havalar gitmiş, yerini serin yele bırakmıştı. Güneş yutan ruhsuz ceset gibi ağaçlar, yeşil libaslarıyla düğüne gider gibi süslenmişler, etrafa huzur saçıyorlardı. Gülünce insanların güzelliği çıkmıştı, yeşil ve rengârenk çiçeklerle de tabiatın güzelliği saçılmıştı ortalığa. Taşın toprağın dilleri olsa kim bilir neler anlatacaklardı. Yanından geçtiğim kalın gövdeli asırlık çınarlara baktım. İnsanın mahremiyetini tamamen örtecek genişlikte yemyeşil kocaman yapraklarla kaplanmıştı bir kez daha. Huzur dolu hışırtıları kulağımı okşuyordu. O gün her şey, ama her şey insanın yaşama sevincini mahmuzluyordu. Sultanıma yaklaştıkça adımlarım kendiliğinden sıklaştı... En sonunda âdetâ koşar gibi oldum, daha fazla sabredemedim. Hedef: Dosdoğru saray odası, sohbet arkadaşım Harun Reşid!Nihayet maksadıma kavuşmuştum; evet, dört gözle beklediğim baş başa sohbetimize gelmişti sıra. Yürüyüşüm bitmiş, din ve dünya saadeti mevzularında sohbet başlayacaktı birazdan. Önceden elimizi pek sürdürtmedikleri kitaplarla, hilatlarla haşır neşir olacağımız, manevi tırmanış nefisle yeniden mücadele edeceğimiz zaman gelip çatmıştı! Artık kendimi tam mânâsıyla bir adam gibi hissedebilecektim!Önce selâmını duydum, bilahare "Güzel sözler sıcak demir gibidir; vaktinde söylenmezse soğur, sert bir kaya gibi olur" dedi, başladı Sultan'ım. Ben de nereden aklıma geldiyse:- Muhterem Efendim, Sultan'ım! Sakal bırakır, bıyıklar kısaltılırken Sevgili Peygamberimizin sünnetine uyuyorsunuz maşallah. Suyu oturarak üç yudumda içerken yine sünnetine uyuyorsunuz, sağ elle iş yapıp yemek yerken de...