Bir meczubu kaç kişi dinler, kaç kişi dikkate alırdı ki
"Ben feryadımı yapayım da kulakları sağır olanlar, akılları örtülmüş, izanları mühürlenmiş olanlar düşünsün!" diyordum...
Çok eskiden beri insanlığa düşman olanlar, her fırsatta İslamiyet'i yok etmeye çalıştı. Bu hususta hiç geri adım atmadılar, kıyamete kadar da atmayacaklar En tesirli düşmanlıkları, Müslümanları aldatmak, içeriden yıkmak olmuştur. Bizleri, şu veya bu isim altında bölmüşler, birbirimize düşman etmişler, dinsizlerin pençesine düşmemize sebep olmuşlar. Tehlikeyi bilmeyen nasıl tedbir alabilecekti ki Benim feryad-ı figanım bundan dolayıydı. Diyeceksiniz ki sen de kim oluyorsun Bir meczubu kaç kişi dinler, kaç kişi dikkate alır O da ayrı mevzu. "Ben feryadımı yapayım da kulakları sağır olanlar, akılları örtülmüş, izanları mühürlenmiş olanlar düşünsün!" diyordum.
Yine kulübeden çıkmış maziyle beraber bu günümü harmanlıyordum. "Ey ahiret yolcusu! Ey infazını bekleyen ölüm mahkûmu Behlül!" dedim, kendime seslendim. Gören de zaten "Bu adam delidir, ne yapsa yeridir" deyip geçiyordu.Değişen bir şey olmuyor, iş olacağına varıyordu.Bir toz zerresinden sayısız yıldızlara, rengârenk, desen desen kelebek kanadından incir çekirdeğine, bütün dünyayı gölgede bırakacak kadar buluttan su damlasına kadar akla gelebilecek her şeyden ibret alıp bir mânâ çıkarmasaydım olmazdı. Bir lacivert kubbe gibi üstümüzü ören sema, kıpır kıpır yıldızlar, yeryüzü ve üzerindeki envaiçeşit canlı cansız mahlukat, Rabbimizin biz günahkâr kullara gönderdiği nimetlerdi, hiçbiri de boşuna yaratılmamıştı. Bizleri yoktan var eden Rabbimizin hikmetleriydi de bunları görecek göz, anlayacak izan, kavrayacak idraklerimiz yoktu.Gözlerim vardı ama tam göremiyordum, burnum vardı lakin tam koklayamıyordum, dudaklarım vardı lakin konuşmaktan acizdim, ellerim ve parmaklarım vardı ama istediğimi tutamıyordum, istemediğimi de bırakamıyordum. Ya ruhum, ona ne demeli Bir insan üzerinde toplanan nimetler sayısız ve hepsi de kelimenin tam mânâsıyla kusursuz olur da onu ifade edemeyene ne denirse bana daha fazlası denmeliydi. Kusursuz olmasına kusursuzduk da dünyanın en muhteşem en güzel varlığı olduğumuzu bilmiyorduk.