Basit şeylerle mutlu olabilmekbüyük bir hadise...

"Boşanma diye bir şey duyulmazdı. Olsa da çok nadiren olurdu. Beyleri hanımlarından ayıran aile düşmanı; kahvehaneler, gazinolar, pavyonlar..."

Erol abi:

- Hem bağlı, hem de mesut bir yuva oluştururlardı. Boşanma diye bir şey duyulmazdı. Olsa da çok nadiren olurdu. Beyleri hanımlarından ayıran aile düşmanı; kahvehaneler, gazinolar, pavyonlar, meyhaneler, kulüpler, kumarhaneler, müzikholler daha birçok eğlence merkezleri, melanet yuvaları yoktu. Hanımefendi kadınlarımız, hadlerini ve haklarını bilir, erkekleriyle iyi geçinir, üzülmeden yaşar, büyük evlerin büyük sofalarında, havuzlu, kameliyeli bahçelerde, bostanlarda toplanır, gezip tozup yiyip içerler, huzur ve saadet içinde bahtiyar olurlardı.

- Basit şeylerle mutlu olabilmek büyük bir hadise.

- Elbette öyle! O devrin kendine has birçok oyunları, âdetleri, zevkleri vardı ki, bugün hepsi tamamıyla unutulmuş. Bu filmleri, çaresizlikten mecburen yapıyoruz. "İllâ da sinema" diye tutturanların önüne, doğru mevzuların, konuların işlendiği filmleri koyarak, onlara karşı mesuliyetimizi bir nebze olsun yerine getirmeye çalışıyoruz.

- İnşâallah.

- Bugün müsrif yaşamak; durmadan elbise, eş, iş değiştirmek, moda çılgınlıkları, kendini beğenmişlik, kibir, tembellik, hedefsiz ve mânâsız işler peşinde koşmak hep Avrupalılık adına yapılmakta.

- Bulaşıcı bir hastalık! Bu saydıklarınız içimize işlemiş efendim. Tedavi olup kurtulana helâl olsun.

- Ragıpçığım, nerede o basiret! Tedavi olmak, bu kötü gidişatı, yanlış tutumu değiştirmek insanın aklına bile gelmiyor. Herkes olması lazım geleni yaptığını, gönlünce yaşadığını, diğer bir ifadeyle doğru yolda olduğunu sanıyor. Dudaklarımızın tebessümü silinmiş, mutluluk, saadet uzak bir gezegene göçmüş sanki. Şanlı ecdadımızla birlikte pek kıymetli âdetlerimiz, sevinçlerimiz de sönmüş, kül olmuş haberimiz bile yok… Şimdi karşımızda şaşkın, muzdarip ne yapacağını bilmeyen bir nesil var. Her şeyden nefret eden, her şeyi fenâ, karanlık gören, berbat, hasta, marazlı bir topluluk olduk çıktık. Çoğu da sanat adı altında yapılıyor maalesef!

- Evet, maalesef!