Artık cebinde otuz altını olan bir zengindim...
Birkaç sene huzurla geçip gitti. Kölem genç, pek çalışkan, bir o kadar da edepliydi. O beni, ben de onu pek sevmiştim.
Kaybettiğini arayan adam başını kaldırdı, bütün hacıların duyabileceği yüksek bir sesle: "Ey hacılar! Şöyle şöyle bir torba düşürdüm, bulan var mı" diye bağırmaya başladı. Hiç tereddüt etmeden çağırdım. Torbayı daha teferruatlı tarif ettirdim ve; "İçinde bin altınım vardı..." dedi. Tereddütlerim hepten gitmişti. Hemen çıkardım, verdim. Adam çok sevindi, bana defalarca sarıldı, memnuniyetini söyledi, pek çok da duâ etti. Yetmedi torbadan otuz altın çıkarıp hediye etti. Almak istemesem de baktım üzülecek aldım. Helâllaştik, ayrıldım.Artık cebinde otuz altını olan bir zengindim. Hac vazifemi tamamladıktan sonra pazara gittim. "Ne alayım" diye dolaşırken bir köşede bir köle tüccarının oldukça temiz yüzlü genç bir esiri överek satmak istediğini gördüm. Satılacak kölenin masumluğu ve temizliği dikkatimi çekti. Hiç beklemeden; "Bu esir için ne istiyorsunuz" dedim. Sanki cebimde ne olduğunu biliyormuşçasına o da "Otuz altın" demez mi Altınları verip genci satın aldım. Param yoktu ama şimdi iyi kölesi olan biriydim artıkBirkaç sene huzurla geçip gitti. Kölem genç, pek çalışkan, bir o kadar da edepliydi. O beni, ben de onu pek sevmiştim.Abi kardeş misali bir gün onunla bir yerden bir yere giderken karşıdan üç kişinin geldiğini gördüm. Kölem olan gencin yüz ifadeleri değişti. Eğilip kulağıma dedi ki: "Efendim, şimdiye kadar söylememiştim ama hakikati itiraf edeyim! Aslında ben Fas Emîri'nin oğluyum. Bu gelenleri de tanıdım; babamın itimat ettiği has adamları. Onlar da beni görür görmez tanıdılar. Senden beni satın almak isterler. Sizden çok memnunum. İyi birisisin! İstiyorum ki benden sonra da rahat bir ömür yaşayasın. Babam zengin, sakın otuz bin altından aşağıya satma!" dedi. O kişiler, hipnotize olmuş gibi doğru yanımıza geldi, selâm verdikten sonra uzatmadan; "Bu esiri bize satar mısın" dediler. Ben de esirimden aldığım kuvvetle "Satarım ama, otuz binden aşağı olmaz!" dedim. Uzun bir pazarlıktan sonra, çaresiz istediğimi kabul ettiler. Altınları verip genci teslim alıp süratle uzaklaştılar