Yaratılış ve Yaratıcı -18-

Yaratılış ve Yaratıcı -18-

PROF.DR.YUSUF ÖZERTÜRK

İNSANIN MUHTEŞEM YARATILIŞI
İLK YARATILAN İNSAN VE İLK PEYGAMBER HZ. ÂDEM'DİR (as)

*Yüce Allah, insanın yaratılışıyla ilgili olarak Kur'ân-ı Hakîm'de şöyle buyuruyor; "Yemin olsun ki, Biz, insanı kuru bir çamurdan, değişmiş (şekillenmiş) bir balçıktan yarattık"(Hıcr-26).
"Yemin olsun ki, Biz, insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan (özden) yarattık"(Mü'minun-12).

"….Allah, Âdem'i topraktan yarattı. Sonra ona 'ol' dedi. O da oluverdi"(Âl-i İmrân-59).

*Bu üç ayette de görüldüğü gibi Allah-ü Teâlâ, ilk insan olan Hz. Âdem'i topraktan yarattığını bildirmektedir. Önceki bölümlerde izahını verdiğimiz ilmî açıklamalar da bunu reddetmemektedir. Allah doğru söyler. İlmî verilere bakarak da Allah'ın doğru söylediğinin tasdik edilmesi gerekir. İlmin verileri doğrudur. Ancak o verileri yorumlayan Darwinist, materyalist ilim adamları gerçekleri çarpıtarak, meseleye inkârcı bir bakış açısıyla bakarak, Evrim teorisini ilmî değil, ideolojik olarak halâ savunmaya devam ediyorlar.

*Kur'ân, Allah'ın kelâmıdır. Allah, Kur'ân da icazlı (az sözle çok mânâyı ifade etme) ve müteşâbih (farklı mânâlara gelebilen) sözler söylemiştir. Tebliğ usulüne göre, Allah'ın sözünün gerçeği, ilk insandan son insana, cahilden ilim adamına kadar her anlayıştan insan tarafından kendi anlayışına göre anlaşılması ve reddedilmemesi gerekir. Kur'ân'ın ifade ettiği mânâlar, ne cahiliyenin müşrikleri ve ne de sonraki devirlerin ilim adamları tarafından reddedilebilir. Bu sebeple Allah icazlı olarak 'Biz, Âdem'i topraktan yarattık' derken, hem cahiliyenin müşriklerinin, hem de ilim erbabının zihin yapılarını nazara alarak meseleyi bahsediyor. Derin mânâlar ihtiva eden bir sözün anlatılabilmesi ancak, muhatabın bilgisi ve zihin yapısı nazara alınılırsa hikmetli olur. Yoksa, muhatap tarafından bilinmeyen bir mânâ, yine bilinmeyen bir kelâmla ifade edilirse bu anlaşılamaz ve abes olur. Cahiliye müşrikleri putlara tapıyorlardı. Putlarını da çeşitli malzemelerden (Çamur-toprak, taş, ağaç, altın, gümüş, vs) yapıyorlardı. Bu malzemelerden çeşitli şekil ve surette put yapıyorlardı. Yani topraktan (çamurdan) bir suret yapılması onların anlamadıkları bir şey değildi. Kur'ân da, onlara 'Biz topraktan(balçıktan) Âdem'i yarattık' denildiğinde, bunu yadırgamayıp, gayet iyi anladılar. Çünkü çamurdan (balçıktan) kendileri de çeşitli surette put yapıyorlardı. Dolayısıyla Allah'ın kelâmını reddedemediler. Şayet Allah, onlara 'bakın bu insanı, Âdem'i DNA-RNA ve bunların yapısını teşkil eden Karbon(C), Hidrojen(H), Azot(N) ve Oksijen(O) atomlarını kullanarak yaptım' deseydi, onlar derhal bunu reddedecek ve Hz. Peygamber(sav) ile alay edeceklerdi. Ve Kur'ân'da bahsedildiği gibi O'na 'mecnun' diyeceklerdi. Çünkü yukarıda bahsedilen atom ve moleküller ancak 20. yy.da keşfedilmiştir. Ama onların çamurdan put yapmayı bilmeleri, Âdem'in çamurdan (balçıktan) yaratılmasını makul görmelerine sebep oldu. Aynı şekilde modern çağın Biyolojistleri, Genetikçileri, vs ilim adamlarının da, DNA-RNA ve bunların yapısını teşkil eden Karbon(C), Hidrojen(H), Azot(N) ve Oksijen(O) atomlarını, bunların da toprakta (balçıkta-sulu toprak) olduklarını bilmeleri, canlının ve dolayısiyle Kur'ân da bahsedilen ve ilk insan olan Hz. Âdem'in 'Topraktan (balçıktan) yaratılması' ifadesini onlara yadırgatmadı ve Kur'ân'ın bildirdiği yaratılışı reddedemediler (İnatçı ve maksatlı materyalistler hariç).