Yaratılış ve Yaratıcı -1-

Yaratılış ve Yaratıcı -1-

Prof. Dr. Yusuf Özertürk

A-KÂİNAT(EVREN-MACRO COSMOS)

KÂİNATIN VAR EDİLMESİ

* Evren, Kâinat veya Kozmos denince; Gezegenler, yıldızlar, gökadalar(galaksiler) ve diğer tüm madde ile enerji yapıları dahil olmak üzere uzay ve zamanın tamamı ve muhtevası anlaşılır. Bununla birlikte gözlemlenebilir evren, temel parçacıklardan başlayarak gökadalar ve gökada kümeleri gibi büyük ölçekli yapılara kadar tüm madde ve enerjinin mevcut düzeniyle sınırlıdır. Gözlemlenebilir Kâinat'ta, içinde yaşadığımız Dünya, ortalama bir yıldız olan Güneş'in bir gezegenidir(uydusu). Dünyamız yaklaşık 4.55 milyar yıl önce oluşmuştur. Yaklaşık 6 septilyon (5.972 x21 sıfır ton) ton ağırlığındaki Dünya, ekseni etrafında saatte yaklaşık 1.700 km. dönerek Güneş etrafında yaklaşık 107.000 km. yol alır.

Dünya'nın yıldızı Güneş'in ağırlığı yaklaşık 300 bin dünya kütlesi kadardır. Bu ağırlıktaki güneş, galeksimiz olan Samanyolu galaksisi yörüngesinde saatte 800 bin km. hızla gider. Galaksimiz olan Samanyolunda (Kehkeşan) Güneş gibi 400 milyara yakın yıldız olduğu tahmin ediliyor. Samanyolu galaksisi Evren'de saatte yaklaşık 2.4 milyon km. hızla hareket eder. Samanyolunun genişliği ortalama 100 bin ışık yılıdır(*). Samanyolunun, en yakın galaksi olan Andromeda'ya olan uzaklığı 163 bin ışık yılıdır. Gözlenebilir Evren'in çapı yaklaşık 92-93 milyar ışık yılıdır. Evren'de 100 milyardan fazla galaksi olduğu tahmin ediliyor. Bu hakikat aklı da, hayali de durdurmaktadır.

* Evren'in ne olduğu, başlangıcı ve nasıl bir evrende yaşadığımız düşüncesi ile ilgili eski çağlardan beridir pek çok bilim adamı fikir beyan etmiştir. Bununla ilgili iki görüş ön plana çıkmaktadır: 1-Evren yaratılmamıştır o hep vardı ve yok da olmayacaktır 2-Evren sonradan yaratılmıştır ve sonu da vardır.

1- 'EVREN YARATILMAMIŞTIR. O HEP VARDI VE YOK DA OLMAYACAKTIR'

* Eski çağlarda bugünkü modern teleskoplar ve uzay araçları olmadığından bilim adamlarının düşünceleri gözlemden ziyade, kendi zanlarına ve varsayımlara dayanıyordu. Aristo'dan beri bilim, klasik fizik; 'Kâinat (Evren) yaratılmamıştır. O hep vardı ve var olmaya da devam edecektir, sonu da yoktur. Ve bu, statik, durağan ve değişmezdir, zaman, mekan mutlaktır' demiştir. Birkaçı dışında, bilim adamları biraz da skolastik öğretinin etkisiyle hep böyle inanmışlardır.

Ekseri Astronom ve düşünürler, Dünya'nın düz ve Evren'in merkezi olduğuna, Güneş, Ay ve Yıldızlar'ın Dünya'nın etrafında döndüğüne inanırlardı. Bu Evren modeline göre, bütün gök cisimleri değişmez bir düzen içinde Dünya'nın çevresinde dolanırdı. Bu eski astronomlar içinde en meşhuru İskenderiyeli Batlamyus'tur (Klaudios Ptolemaios-M.S.100-170). Batlamyus, gök cisimlerinin karmaşık hareketlerini açıklayan 'Evren kuramını' ileri sürdü. Dünya'yı Evrenin merkezi olarak kabul eden bu kuram yaklaşık 14 asır boyunca Ortaçağ Avrupasında tartışmasız olarak kabul edildi. Bütün Ortaçağ ve Yeniçağ astroloji ve Astronomi öğretisi Batlamyus'un 'Tetrabiblos' (dört kitap) adlı eserine dayanmaktadır. Ortaçağda Batlamyus'un kuramına, ilk teleskopu icad ederek gözlem yapan Galileo karşı çıktı. Galileo, Kopernik gibi Dünya'nın Evren'in merkezi olmadığını ve Güneş'in etrafında döndüğünü söylüyordu. Galileo'nun bu görüşleri Katolik kilisesi tarafından 'kâfirlikle' suçlanmasına ve ölüme mahkum edilmesine sebep oldu.