Aşûrâ Günü ve Kerbelâ olayının düşündürdükleri (7)

Aşûrâ Günü ve Kerbelâ olayının düşündürdükleri (7)

PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK

KERBELÂ'NIN HATIRLATTIKLARI VE ÇIKARILACAK DERSLER

KUR'ÂN'DA HİLAFET (DEVLET BAŞKANLIĞI) TARİF EDİLMEMİŞTİR

* Kur'ân'da Devlet başkanlığı kurumu(Hilafet) ve Halife(devlet başkanı) kavramı doğrudan değil, dolaylı olarak tarif edilmiştir. Kur'ân'da, uyulması gerekli umdeler (prensipler) vaaz edilmiştir. Kur'ân'da geçen 'Halife-hulefâ' kelimeleri, devlet başkanı anlamında değil, insan ve insanın, Allah'ın yeryüzündeki 'halifesi (temsilcisi) anlamında kullanılmıştır(1).

* İnsanların toplu halde yaşamalarının zarurî bir gereği olarak kuvvetli bir teşkilata ihtiyaç vardır. Aksi taktirde toplumda bir düzen olmaz, kuvvetli olanlar zayıf olanlara zulmederler. Allah'ın nizamı İslâm'ın, insanın ve toplumun hayatını düzenleyebilmesi için de meşru kuvvetli bir teşkilata ihtiyaç vardır. Bu teşkilat devlettir. Ancak bu devletin Anayasası Kur'ân olacaktır. Hz. Resûlullah(sav) hem peygamber olarak Allah'ın Vahyini (İslâm'ı) insanlara tebliğ, talim ve tatbik etmiş, hem de devlet kurmuş ve devlet başkanı olarak vazife yapmıştır. Böylece insanlara hem İmamlık, hem de devlet başkanlığı yapmıştır. Hz. Peygamber sağlığında kendisinden sonra devlet başkanlığı yapacak kişi veya kişleri tayin etmemiştir. Bu meseleyi ashaba bırakmıştır. Hz.Resûlullah, 'Benim ümmetim yanlış üzerinde birleşmez' (İbn Mâce,Fiten-8) diyerek de geleceğe ışık tutmuştur. Hulefâ-yi Râşidîn'de (dört halife) Hz.Peygamber'in yolunu takip ederek kendilerinden sonraki halifeyi tayin etmeyip, halka bırakmışlardır.

Dört halife de (Hz. Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali) şûrâya göre (ashabın ehliyetli kişileri) seçilmişlerdir. Müslüman toplumlarda devlet başkanlığı kurumuna Hilafet, başında olan kişiye de Halife denmesi, Hz. Peygamber'in devlet başkanlığına vekalet etmesinden dolayıdır.B u vekalet'Peygamberlik görevi' değil (Çünkü Hz. Peygamberden sonra Resûllük vazifesi bitmiştir.), O'nun devlet başkanlığı görevine vekalettir. Dolayısiyle Halifelik makamındaki kişiye 'Halifetü Resûlillah' (Resûlullah'ın halifesi) da denir. Nitekim Hz. Ebubekir halife olduğunda, kendisine 'Halifetullah' (Allah'ın halifesi) diyen bir kimseye tepki göstermiş ve 'Allah'ın değil, Resûlullah'ın halifesi olduğunu söylemiştir. 'Halifetü Resûlullah' tabiri, Hz. Ömer'den itibaren 'Emirü'l-mü'minîn' (Mü'minlerin emiri) tabiri Halife (devlet başkanı) yerine kullanılmıştır. Bu durum Muaviye'ye kadar böyle devam etmiştir. Muaviye halife olunca tekrar 'Halifetullah' (Allah'ın halifesi) denilmiştir. Emevi halifeleri de 'Halifetullah' olarak isimledirilmişlerdir. Sadece Ömer bin Abdulaziz kullanmamıştır. Şiiler ise, hilafet yerine 'İmâmet', halife yerine de 'İmam' terimini kullanmayı tercih etmişlerdir.

HALİFE (DEVLET BAŞKANI) SEÇİMLE GELMİŞTİR

* Ehl-i Sünnet'e göre Halife, Nas ve tayin usulüne göre değil, seçimle belirlenmeli ve hükümet de yine şûrâ ile teşkil edilmelidir.Yalnız Allah'ın hükümlerini tatbik edecek olan İmamın (halifenin) adaletli ve liyakâtli olması gereklidir. Ehl-i Sünnet alimleri bu görüşlerini