Aşûrâ günü ve Kerbelâ olayının düşündürdükleri -13-

Aşûrâ günü ve Kerbelâ olayının düşündürdükleri -13-

PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK

KERBELÂ'NIN HATIRLATTIKLARI VE ÇIKARILACAK DERSLER

NETİCE-C-

İSLAM'DA HALİFE (DEVLET BAŞKANI) SEÇİMLE GELMİŞTİR

*Ehl-i Sünnet'e göre Halife, Nas ve tayin usulüne göre değil, seçimle belirlenmeli ve hükümet de yine şurâ ile teşkil edilmelidir. Yalnız Allah'ın hükümlerini tatbik edecek olan İmamın(halifenin) Adaletli ve liyakâtli olması gereklidir. Ehl-i Sünnet alimleri bu görüşlerini "…. İşleri de hep aralarında danışmadır(işlerini bilenlerle istişare ederek yaparlar…" (Şura-38) ayetine dayandırırlar. Ayrıca Hz. Resûlullah'ın kendinden sonra gelecek devlet başkanını tayin etmeyip halka bırakmasını ve Hulefâ-yı Râşidînin de aynı yolu takip etmesini gösterirler. Yalnız bu durum dört halife ile sınırlı kalmış ve halife, Muaviye'den sonra vesayet ve tayin usulü ile belirlenmeye başlanmıştır. Ehl-i Sünnet görüşüne göre; Halife olmak için, soy-sop, fakir-zengin, kutsallık, Peygamber yakını olma şartı da yoktur. Gerekli şartları taşıyan adaleti sağlayacak olan her liyakâtli kişi devlet başkanı(halife) olabilir. Bu hususta Hz. Ömer'in 'Ebu Huzeyfe'nin azatlı kölesi Salim sağ olsaydı, O'nu İmâmete aday göstereceğini söylemesini' delil olarak gösterirler. İmam, Müslümanların hür seçimleriyle iş başına gelir. Ehl-i Sünnet görüşüne göre; devlet başkanı masum(günahsız) değildir. Devlet başkanı da diğer Müslümanlar gibi dini ve hukuki sorumlulukları olan bir kimsedir ve yaptıklarından sorumlu tutulur. Verdiği söze sadık kaldığı, Allah'ın hükümlerini tatbik ettiği, azıp-sapıtmadığı sürece görevinde kalır. Sapıklığa düştüğü, Allah'ın yolundan ayrıldığı ve zulüm yaptığı zaman da azledilir.
İSLĀM'DA ANAYASA KUR'ÂN'DIR

*İslâm'da devlet yönetiminde bir rejim tarif edilmemiştir. (Demokratik; doğrudan demokrasi, temsili demokrasi, demokratik olmayan; otoriteryen, totaliter, monarşi, oligarşi, diktatörlük, aristokrasi, sosyalist, vs). İslâm'da devletin temeli olan prensipler (Anayasa) vaaz edilmiştir. İslâm'ın Anayasası Kur'ân'dır. Kur'ân'da; Tevhid, Hak, Adalet, Liyakât, Emniyet, Ehliyet, Şurâ, gibi temel kavramlar esas alınmıştır. Bu prensiplere uygun olan rejimin ismi önemli değildir. İslâm hukuku esas itibariyle iki temel kaynak olan Kitap(Kur'ân) ve Sünnet'in(hadisler) yorumlanmasıyla ortaya konmuştur. Bir meselenin çözümünde bu iki kaynakta bir hükmün bulunmadığı durumlarda da ise; İcmâ, Kıyas, Sahâbe fetvası, İstihsan, Maslahat, Örf gibi diğer kaynaklardan faydalanılmıştır. İlk iki kaynakta bulunan hukukî esaslar devletin esas teşkilâtı ile ilgili olsun veya olmasın temel kanun, bir nevi anayasa veya temel prensipler olarak görülür. Zamanla içtimai, sosyal, ekonomik, vs sebeplerle ortaya çıkan yeni meselelere, ilgili ilim adamları ve müctehid hukukçuların ilmî çalışmalarıyla çözüm getirmenin yolu açıktır. Ancak getirilen hükümler, Kur'ân'ın temel kavramlarına karşı olmamalıdır.

SON SÖZ

*İslâm, amaç olmaktan çıkarılıp, iktidara araç yapılırsa, iktidar sahipleri İslâm'dan uzaklaşarak istibdat, adaletsizlik, hatta katmerli zulüm yaparlar. Bu hâl eskide olduğu gibi, hâlen de devam etmektedir. Bugün 'kendilerine İslâm devleti' diyen devletlerde de durum bundan farklı değildir. Bence İslâm aleminin kanser gibi olan hastalığı da budur. Bugün sözde adı İslâm olan, ama tatbikatta otoriter ve totaliter rejimler vardır. Bunların gerçekte İslâm'la bir alâkaları da yoktur.