ALLAH'IN NİZAMI İSLÂM (4)

ALLAH'IN NİZAMI İSLÂM (4)

PROF. DR. YUSUF ÖZERTÜRK

İSLÂM'IN KAYNAKLARI

A-KUR'ÂN

Kur'ân'ın İnzali-Yazılışı ve Tertibi

* Hz. Muhammed (sav), Mekkeli müşrikler gibi putlara tapmıyordu. O, her zaman Tevhid inancına bağlı ve istikamet üzere yaşamıştır. Hz. Muhammed (sav) kırk yaşına yaklaştığında sık sık Mekke yakınındaki Hira mağarasına gidiyor ve tefekküre dalıyor ve Allah'a ibadet ediyordu. Dört beş yıl süren bu inziva ve tefekkür hazırlık devresinin ardından, Hz. Muhammed 40 yaşında iken, miladi 610 yılı Ramazan ayının 27. Gecesinde Vahiy meleği Cebrâil ilk defa yanına gelerek O'na Alak suresinin ilk ayetini söyledi ve 'oku' dedi. O, 'Ben okuma bilmem' deyince, Melek O'nu kavrayıp, sıktı. Sonra yine 'oku' dedi. Hz. Muhammed yine 'Ben okuma bilmem' deyince Cebrâil, O'nu üçüncü defa sıkıp bıraktıktan sonra 'Yaratan Rabbinin adıyla oku!' O, insanı bir kan pıhtısından (döllenmiş bir yumurta hücresinden-Zigottan) yarattı. Oku! Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir.

O, kalemle öğretendir. O, insana bilmediğini öğretti. (Alâk-1-5) mealindeki Alâk suresinin ilk beş ayetini okudu ve kayboldu. Böylece 'Kur'ân, nazil olmaya başladı'. Hz. Muhammed korku ve dehşet içinde evine dönerek eşi Hz. Hatice'ye 'Beni örtünüz, beni örtünüz' diyerek yattı. Daha sonra kalkıp başından geçenleri O'na anlattı. Hz. Hatice, O'na Allah'ın kendisini mahrum etmeyeceğini söyleyerek birlikte Hatice'nin amcasının oğlu ve bir Süryani, Nasturi rahibi olan Varaka b. Nevfel'e gittiler. Varaka, Hz. Muhammed'e, 'kendisine gelenin, daha once Hz. Musa'ya da gelen Melek Nâmûs (Cebrâil) olduğunu, kendisine peygamberlik verildiğini ve şayet tebliğe başladığında hayatta olursa, kendisine uyacağını ve yardım edeceğini' söyledi. (Buharî, Bedü'l vahy-3. Müslim,İman-252).

Bu şekilde Hz. Muhammed (sav) kendisinin peygamberlikle görevlendirildiğini anladı. Eşi Hz. Hatice de iman ederek ilk müslüman olma şerefini kazandı. Daha sonra inzal olan Müddessir suresinin ilk ayetleriyle Hz. Peygamber'e İslâm'ı tebliğ etmesi emredilmiştir. "Ey örtüsüne bürünen Peygamber! Kalk da halkı uyar (dini tebliğ et!)!" (Müddessir-1,2). Hz. Peygamber, gelen vahiyleri (ayetleri) insanlara tebliğ ediyor ardından da inananlara ezberletiyordu. Hz. Peygamber sağlığında, görevlendirdiği Vahiy kâtiplerine inen ayetleri yazdırarak kayıt altına aldırmıştır. Kur'ân'ın tamamı imkânlara göre değişik materyale (parşömen, papirüs, tabaklanmış deri parçaları, yaprak taşlar, deve kürek kemikleri ve hurma dalları, vb.) yazılarak tek harfi dahi değişmeden ve kaybolmadan muhafaza altına alınmıştır.

Gelen ayetlerin yazıldığına dair bizzat Kur'ân şahitlik etmektedir. "(Kur'ân'ın ayetleri) Eskilerin masalıdır. 'Onları (Muhammed) yazdırmış da sabah, akşam kendisine okunuyor' dediler'' (Furkân-5). O Kur'ân, çok muteber sahifelerdedir (Levh-i mahfuzda). Kâtiplerin elleriyle (yazılmıştır). Ki, o kâtipler makbul, itâatlidir (melekler). (Abese-13, 15, 16). Hadislerde de Kur'ân'ın yazıldığı bildirilmektedir. (Buharî, Cihad-129. Müslim, İmare-24/92-94).