Allah'ın Nizamı İslâm (1)
Prof. Dr. Yusuf Özertürk
İNANMA İHTİYACI VE DİN
*İnsan, Beden ve Ruh'tan (fizik-metafizik) müteşekkil bir varlıktır. Bedeninin ihtiyaçları olduğu gibi (nefes alıp-verme, su, gıdalar, vs), Ruhî yapısının da ihtiyaçları (inanma, güvenme, sevme, mutluluk, bekâ isteği, vs) vardır. İnanma duygusu insanın genetik programında vardır. Doğan bebek fıtrî olarak annesinin memesini arar. Şüphesiz ki, Bebek bunu akıl ederek yapmaz. Onun genetik programında beslenmesinin memeler vasıtasıyla olacağı işlenmiştir. İnsan büyümeye başladıkça, en yakınlarına (Anne-Baba) inanma-güvenme ihtiyacını hisseder. Daha sonra insan, ihtiyaçlarının teminine tek başına güç yetiremeyeceğini anlar. Bu duygu topluluk halinde yaşamasını gerekli kılar. İnsan belirli bir süre sonra, anne-babasının, sevdiklerinin öldüğünü ve kendisini terk ettiğini müşahede eder. Bu durum kendisinin de ölümlü olduğu düşüncesine götürür. İnsan, doğumlarla yeni hayatları gördüğü gibi, ölümlerle de hayattan kopanları birlikte müşahede eder. İnsanın kazandığı tecrübe bilgisi, onu, Hayatı, ölümü, nereden gelip, nereye gittiğini sorgulamaya götürür. Bu sorularının cevabını çeşitli fizik-metafizik güçlerde arama ihtiyacı hisseder. İnsanlar bundan dolayı tarih boyunca çeşitli fizik-metafizik güçlere inanmış ve tapınmışlardır. Tapındıkları varlıkları ya cisimleştirip, putlaştırmış, totemleştirmiştir veya tabu, batıl inanç, sihir, büyü, mit, kült haline getirmişlerdir. İnsanlık tarihi, inanmanın-dinin insanla birlikte var olduğunu, inançsız, dinsiz insanın/toplumun olamayacağını göstermektedir. İnanma ihtiyacı doğuştan gelen bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç, ilkel kavimlerden, gelişmiş olanlara kadar bütün topluluklarda mevcuttur. Ancak insan/insanlar bu ihtiyaçlarını tatmin edecek gücü farklı şekilde yorumlayıp, tasvir etmişlerdir. Bu 'Güç, bâtıl veya Hak' olarak tavsif edilmiştir. Bâtıl inanışlar 'Paganizm-Putperestlik (Politeizm, Natüralizm, Tabiiyyun, Tabiatçılık, Animizm, Atalar kültü) olarak ortaya çıkarken, Hak Din, ilâhî tek Tanrı inancına dayanan (monoteist) bir inanç sistemi olarak ortaya çıkmıştır.
HAK DİN
*Hak Din, Allah'ın Vahiy ile bildirdiği, bir Peygamber vasıtasıyla insanlara tebliğ, Talim ve Tatbik ettirdiği ilâhî nizamdır. Hak Din, Allah'ın hakim tek otorite olmasıyla, kulun da itâat ve teslimiyetine dayalı karşılıklı ilişkiyi ifade eder. Dinin esasında Allah'a bağlılık ve teslimiyet vardır. Hak dinin temeli, Tevhid inancıdır (Allah'ın varlığına, tek otorite olduğuna ve hiçbir şeye benzemediğine inanmaktır.) Allah indinde (Allah nezdinde) Hak Din tektir ve bunun adı İslâm'dır(**). İslâm, ilk Peygamber Hz. Âdem (a.s) ile başlamış, Hz. Muhammed(sav) ile tamamlanmıştır. İslâm başlangıçtan beri temel niteliğini (Tevhid, Temel ahlâkî kurallar, Ahiret inancı) muhafaza etmiştir. Ancak İslâm, devirlere göre insanların ihtiyaçları, kültür seviyeleri ve gelişmeleri nazara alınarak Allah'ın iradesiyle bazı değişiklere uğratılarak, en mütekâmil (en gelişmiş) haline son Peygamber Hz. Resulellah'a inen Vahiy ile ulaşmıştır. İnsanlar, tabiatlarından kaynaklanan zaaflarından dolayı, ilâhî emirleri, unutmuş, çarpıtmış veya tağyir etmişlerdir. Allah, bu sebeple aynı veya farklı zamanlarda yeni elçiler (Peygamberler) ile vahiy göndermiştir. Bu vahiyler, bazen sahifeler, bazen de Kitap olarak adlandırılmıştır. Son olarak da, son Peygamber'e Kur'ân vahyedilmiştir (***).
*Hak Din'de, insan yaratıcısını bilmek, tanımak ve O'na kulluk etmek için yaratılmıştır (****). İnsanın yaratılış gayesi olan Allah'a kul olma, aklıyla Allah'ı tanıması ve iradesiyle O'na itâat etmesidir. Allah, kullarını sadece akıllarıyla baş başa bırakmayıp, Vahiy ve Peygamber ile onların davranışlarına yol göstermiştir,

7