Bayramlarıncemiyet hayâtımızdaki yeri

"Ramazân"kelimesi"yanmak"demektir.Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur. Bundan dolayı da Müslümânlar bayram yaparlar.

Müslümânlar, her yıl Ramazân ayında günâhları affedildiği için sevinirler.Bir hadîs-i şerîfte:"Bir kimse, Ramazân ayında oruçtutmağı farz bilir (yani vazîfe bilir) ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları afv olur" Sahîh-i Buhârî buyurulmuştur.

Dînimize göre, bayram ikidir. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü"Ramazân bayramı"; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü"Kurbân bayramı"dır. Ramazân bayramı, üç gün, Kurbân bayramı ise dört gün devâm eder.

Peygamber Efendimiz Medîne'ye hicret edince, Medînelilerin Câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları îkâz etti;"Allahü teâlâ, size onlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti"buyurdu.

Müslümânlar, bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zîrâ bu günler, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildikleri günler olmaları bakımından sevinç ve neş'e kaynağıdırlar.

Evet, bayram günleri, günâhların affedildiği ve rahmet kapılarının açıldığı günlerdir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe reddolmaz. Fıtr (yanî Ramazân) ve Kurbân bayramlarının birinci geceleri, Şâban ayının on beşinci (Berât) gecesi ve Arefe gecesi."

Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:

Bayram günü sabah vakti olduğu zaman, Allahü teâlâ meleklere emreder. Onlar yeryüzüne inerler. Sokak başlarını tutarlar. İnsanlar ve cinnîlerden başka bütün mahlûkatın duyacağı bir sesle nidâ ederler. Derler ki:

- Ey ümmet-i Muhammed, kalkın! Allahü teâlâ büyük ihsânlarda bulunuyor, çok günahlar affediyor.

Mü'minler bayram namazı kılmak üzere câmilere ve mescidlere toplandıkları zaman, Allahü teâlâ, meleklere hitap eder: