Edâsı farz olan ibâdetin kazâsı da farzdır

Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî mezheplerinde, namaz kılmayan kâfir olmuyor, ancak önem vermezse kâfir oluyor.

Dünkü makâlemizde mühim bir usûl-i fıkıh kâidesinden bahsettik; o da şudur: "Edâsı farz olan ibâdetlerin kazâsı da farzdır; edâsı vâcib olan ibâdetlerin kazâsı da vaciptir."

Âkıl (akıllı), bâliğ (ergenlik çağına gelmiş) erkek ve kadın her Müslümâna, her gün ve gecede, beş vakit namaz kılmak farz-ı ayındır. Namaz kılmayanlarla alâkalı çok şiddetli hadîs-i şerîfler mevcuttur. Bugün birkaç tanesini ele almak istiyoruz:

"Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur." Nesâî

"Namazı kasten terk eden kâfirdir." Taberânî

"Namaz kılmayanın Müslümânlığı yoktur." Bezzâr

"Namaz kılmayanın dîni yoktur." İbn-i Nasr

"İmân, namaz demektir. Namazı itinâyla, vaktine ve diğer şartlarına riâyet ederek kılan, mü'mindir." İbn-i Neccâr

"Namaz kılmayanın İslâm'dan nasîbi yoktur" hadîs-i şerîfiyle yukarıdaki hadîs-i şerîflerin açıklamalarına dikkatli bir şekilde bakmak lâzımdır:

Ehl-i sünnet âlimleri söz birliğiyle, "İbadetler îmândan parça değildir" buyurmuşlardır. Yalnız, namazda söz birliği olmamıştır. Hadîs ve Fıkıh imâmlarından İmâm Ahmed ibn-i Hanbel, İshâk ibn-i Râheveyh, Abdullah ibn-i Mübârek, İbrâhîm-i Nehaî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb-i Sahtiyânî, Dâvûd-i Tâî, Ebû Bekir ibn-i Ebî Şeybe, Zübeyr bin Harb ve daha pekçok büyük âlim, "Bir namazı bile bile, kasten kılmayan kimse kâfir olur" demişlerdir.

Ezher ulemâsının reîslerinden Abdurrahmân el-Cezîrî, "Kitâbül-fıkh alel-mezâhibil-erbea" isimli kitâbında diyor ki: Hanbelîler ile Abdullah bin Mübârek, İshâk bin Râheveyh ve bazı Şâfiî âlimleri dediler ki: Namazı mazeretsiz olarak, kasten terk eden kimse kâfir olur. Bu söz, Hazret-i Ali'den de nakledilmiştir. Bunlar, delîl olarak Tevbe sûresinin "Eğer müşrikler tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, serbest bırakın" meâlindeki 5. âyet-i kerîmesini bildirmişlerdir. Resûlullah Efendimiz, bu âyet-i kerîmeyi açıklayarak buyurdu ki: "Müşrikler Lâ ilâhe illallah deyinceye, namaz kılıncaya ve zekât verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum."