Daha nice bayramlara kavuşma arzusuyla...

Kurbân ibâdeti, Kur'ân-ı kerîmdebeyân buyurulmuştur.14 asırdan beri de, kurbânla mükellef olan bütün Müslümanlar, bu ibâdeti yapagelmişlerdir.

Bilindiği üzere kurbân ibâdeti, dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem babamızdan beri (alâ nebiyyinâ ve aleyhis-selâm) bilinen ve yapılagelen bir ibâdettir.

Hayvânlar, önce, eti yenilen ve yenilmeyenler diye ikiye ayrılır; eti yenenler de kurbân olan ve olmayanlar diye ikiye ayrılmaktadır.

Kurbân olma şartlarını taşıyan hayvânı kesmek, kanını akıtmak şarttır. Kurbân hayvânını fakîrlere veya hayır ve yardım cemiyetlerine diri olarak sadaka vermek kurbân olmaz.

Kurbân ibâdeti, Kur'ân-ı kerîmdebirçok yerde,muhtelif yönleriyle beyân buyurulmuştur:Bakara 196; Mâide 2, 95, 97 ve Fetih 25'tehacda kesilecek kurbânlar;Mâide sûresinin 27. âyetinde,Âdem aleyhisselâmın 2 oğlunun kestikleri kurbân,103. âyetindeadak kurbânı;Hac suresinin 36-37. âyetlerindeumûmî olarak kurbân ibâdeti;Sâffât suresinin 102-107. âyetlerinde deHazret-i İbrâhîm'in (alâ nebiyyinâ ve aleyhisselâm) kestiği kurbân zikrolunmuştur.

Kevser sûresinde ise, Peygamber Efendimize farz olan,fakat (Hanefî mezhebine göre)ümmetinden zengin olanlara vâcip kılınan,(Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre isesünnet-i müekkede olan) kurbân beyân buyurulmaktadır.

14 asırdan beri de, kurbânla mükellef olan bütün Müslümanlar, bu ibâdeti yapagelmişlerdir.

Son İlâhî kitap olan Kur'ân-ı kerîmdeHac sûresinin 34. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurulmaktadır (meâlen):

"Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbânlık hayvânların üzerlerine O'nun adını anarak kurbân kesmeyi meşrû' kıldık..."

Kurbân kesmenin önemi büyüktür. Kurbân kesebilmeyi büyük bir ni'met bilmelidir. Kurbân kesen Müslümân, kendini Cehennem'den âzâd etmiş olur.