Tarihte Patinaj ve Romantik Tavır(lar)

İbn Haldun Mukaddime'sine tarihçilere eleştiri ile başlar. Bu eleştiriler büyük oranda tarihi bilgileri hiçbir şekilde kritik etmeksizin aktarma üzerine yöneltilmektedir. İbn Haldun'un eleştirilerini sadece tarih ile sınırlandırarak okumak kanaatimizce eksik kalacaktır. Bu açıdan İbn Haldun'un değerlendirmelerini İslam dünyasının ve İslam düşüncesinin kendi dönemindeki krizini okuma ve analiz etme şeklinde düşünmek gerekir.

1332-1406 tarihleri arasında yaşamış olan İbn Haldun, 13. Yüzyılda İslam düşüncesinin krizini farkederek, bunun eleştirisini tarih üzerinden gerçekleştirmiştir. İbn Haldun'u bugün için de değerli kılan husus; kanaatimizce İslam dünyasının ve düşüncesinin içinde yaşadıkları dünyayı tarihte patinaj yaparak ve romantik bir inanç etrafında değerlendirmeleridir.

Halbuki İbn Haldun tarihçilere eleştiri getirirken, onların belirli ilkeler etrafında bir değerlendirme yapmadıklarını belirtir ve "ictimai hadiselerin tabiatı" kavramsallaştırmasını değerlendirmelerinin temel mihveri haline getirir. Yani İbn Haldun'a göre, ictimai hadiselerin bir tabiatı (ilke) bulunmakta ve ictimai hadiseler bu ilkelere göre gerçekleşmektedir. Bu bağlamda devlet, iktidar, kabile, hadariyet, bedeviyet, asabiyet gibi kavramlar etrafında analizler yapar. Meselâ; devlet ve iktidarın tabiatına değinir. O, birçok tespit ettiği ilkeyi antropolojik temellerini analiz ederek geliştirmektedir.

Osmanlı'nın son döneminden bugüne birtakım detaylar dışarıda bırakıldığında iki ana eksen (damar) varlığını göstermektedir. Bunlar; batıcılar ile islamcılar şeklinde ifade edilebilir. Osmanlı'dan bu yana her iki kategori de hareket noktalarını "müslümanlar niçin geri kaldı" sorusu etrafında şekillendirmişlerdir. Bu bağlamda "modern dünyaya tavır" konusunda ortak tavırları kadar farklılıkları da mevcuttur. Bugünden yapılan tartışmalar dikkatle izlendiğinde "eksen" tartışmalarının yansımaları analiz edilebilir.

Eksen tartışmalarının belirgin olduğu alanlardan birisi her iki kategorinin de kendisine göre yazdığı tarihtir. Bu tarih yazımlarında kahramanlar, örnek şahsiyetler, olayların vuku tarzı değişmekte; buna göre yapılan yorumlar ideolojik bir inanca dönüştürülerek kategoriler arasında bir çekişmenin konusu olmaktadır. Daha da önemlisi ideolojik inanca dönüşen bu okuma biçimleri her iki kategoride de romantik bir bakış açısını belirgin kılmaktadır.

Özellikle sosyal medya takip edildiğinde bir konu hakkında kategorilerden birisi "doğru" dediği için "yanlış" yargısı diğerinde pekiştirilmektedir. Daha da ötede bir kategoriye ait kişi oradan "irtidat" ettiğinde kahramanları ve örnek şahsiyetleri değişmektedir. Bu durum "kıssatun la tentehi" şeklinde devam etmektedir.