Şehir: İnsandan Mekana

Güngören Belediyesi ile İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ortaklaşa düzenlediği sempozyum 07-09 Kasım 2025 tarihlerinde Güngören Gösteri Merkezi'nde icra edildi. Şehir olgusunun insan ve mekâna dönük yüzünü incelemeyi hedefleyen bu sempozyumda üç gün boyunca bildiriler sunuldu.

Sempozyumun gerçekleşmesinde elbette çok kişinin emeği bulunmaktadır. Tüm emeği geçenlere içten teşekkürü bir borç biliriz. Bu minvalde Güngören Belediyesi başkanı Dr. Mimar Bünyamin Demir ile başkan yardımcısı Abdülkadir Altınhan'ın sempozyuma baştan sona destekleri burada zikredilmelidir. Ayrıca İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Yaşar Düzenli beye de katkıları için teşekkür ederiz. Bu sempozyumun mutfağında çalışan arkadaşlara ise kalbi şükranlarımı arz ederim.

İlk gün açılışta Dr. Mimar Bünyamin Demir Güngören'in hem tarihini hem de şehirleşmesini kısaca anlattı ve analizler yaptı. Esasen 1970'lerden itibaren yoğunlaşan İstanbul'a göçlerden Güngören de payını almıştır. Oldukça hızlı büyüyen ilçede yapılaşma da yoğunlaşmıştır. Bünyamin bey, şehrin bir mekân olarak görüntüsünü değiştirmek ve insani boyutunu önplana çıkarmak gayesiyle bir strateji ile hareket etmektedir. Hatta bu yönde oldukça yoğun değişimler yapmış. Şu anda yüksek sayıda bina da kentsel dönüşüme girmiş.

Türkiye'nin şehirleşme serüveni modernliğin sınai kent olgusu ve şehirleşme boyutuyla genel nitelikler taşırken, şehirlerdeki yapılaşma ve ilişkiler boyutuyla kendisine ait özellikleri vardır. Bilindiği üzere Sanayileşme devrimi ile birlikte köklü değişimler meydana gelmiştir. Periferide yer alan mesleklerin icrası imkânsız hale gelince şehirlere kitlesel olarak göçler söz konusudur. Tabii ki bu şekilde kitlesel bir göçün ortaya çıkaracağı önemli sonuçlardan birisi şehrin buna hazır olmaması sebebiyle oluşan çoklu sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal sorunlardır.

Batı'da şehrin hormonlu büyümesi ilk başta insanlar üzerinde ciddi krizler üretmiştir. Fakat süreç içerisinde bu sorunların her bakımdan çözümü üzerine mekanizmalar geliştirilmeye çalışılmıştır. Çalışma saatlerinden alt yapı hizmetleri ve konut ihtiyacı, sosyal yaşamdan gündelik ihtiyaçlara kadar şehrin inşası gerçekleştirilmiştir.

Şehrin daha sonraki süreçte tadilinin ardından bugün Avrupa'da izlenebilecek şehirler vücuda getirilmiştir. Bazı Avrupa başkentleri aslında hala şehrin negatif niteliklerini bünyelerinde taşımaktadırlar. Söz gelimi; Londra, İngiltere'nin diğer şehirleriyle kıyaslanınca yüksek binaları hala dikkat çeker. Bununla birlikte şehrin inşası ve tadilatı için gerekli tedbirler hep alınmaktadır. Meselâ; Almanya'nın farklı şehir ve eyaletlerine nüfus olabildiğince dengeli bir şekilde yayılmıştır. Bu devletin bir güç olarak nüfusu dağıtması sonucu değil, iş, istihdam, ulaşım ve imkânlar konusunda alınan tedbirler ve stratejik politikalarla gerçekleşmiştir.