Dünyadan İsrail'in Görüntüsü

Yaklaşık iki sene önce giderek ağırlaşan ve bir soykırıma dönüşen İsrail saldırıları, belki en başta hesap edilemeyen beklenmeyen sonuçlar da üretmektedir. Bugün gelinen noktada İsrail'in mütecaviz politikaları zaten Ortadoğu'yu aşan bir boyut kazanmıştır. Fakat anlaşılmaktadır ki, siyonizmin emperyalizm bünyesindeki görünürlüğü arttıkça, mesele küreselleşmiştir.

Bugün İsrail-Filistin arasındaki sorun, "Ortadoğu", "İslam", "Filistin", gibi anahtar kavramlar etrafında tanımlanamayacak kadar küresel içerik kazanmıştır. Böyle bir içerik kazanmasının sebebi de, siyonizmin çok boyutlu olarak dünya sisteminin merkezine yerleşmiş olmasıdır ki, Filistin sorununu aynı zamanda insan hakları, emek, toprak, adalet, bölüşüm, egemenlik vb. kavramlarıyla tevhid olmaktadır.

İsrail iki sene öncekinden daha farklı bir "imaj" yüklenmiştir. Daha önce bir şekilde sürüncemede görülen İsrail-Filistin meselesi, giderek ağırlaşan dünya sorunları ile birlikte ve onların da müsebbibi olarak İsrail üzerine dikkatlerin çekilmesini sonuçlamıştır. Esasen tüm dünya ülkeleri ve halkları bir şekilde İsrail üzerine odaklanmıştır. Bu odaklanmada İsrail'in negatif imajlarla eşitlenmesi, doğrusu İsrail'in gelecekte manevra alanını oldukça daraltmış görünmektedir. Çünkü İsrail bu davranışlarını her şeye rağmen gerçekleştirmek istemektedir.

Doğrusu İsrail'in bugün arkasındaki yegane devlet gücü Amerika'dır. Netanyahu, özellikle Trump başa geçtikten sonra Amerika'nın dünya kamuoyunda açık desteği ile yürümektedir. Amerika dışında Avrupa ve diğer ülkelerin destekleri ise ciddi rezervler taşımaktadır. Esasen Avrupa ülkeleri Amerika-İsrail ve emperyalizm üçgeninde başka türlü davranamadıkları için "kerhen" desteklerini sürdürmektedirler. Yoksa Avrupa'nın geliştirdiği birikim ve değerler çerçevesinde böyle bir desteğin tutarsızlık arz ettiğini kendileri de bilmektedirler. Bilhassa Almanya'nın bu konuda kendi ülkesinde sıkı politikalar uygulaması, geçmişteki günahlarını örtmeye ve af dilemeye yöneliktir.

Bu bağlamda üç husustan bahsetmeliyiz. Birincisi, tüm dünya ölçeğinde giderek artan sivil inisiyatiflerin tepkisidir. Gerçekten her anlamda yörüngesinden çıkan Filistin meselesinde insanların yüreklerinde açılan yaranın hacmi büyümüştür. Öyle ki, artık Filistinlilere destek meselesi bir "din" boyutundan çıkarak insanlığın vicdanı haline gelmiştir.

Buna şu hususu da eklemek gerekir. Dünya özellikle pandemiden sonra çok boyutlu ekonomik, sosyal, siyasal bir krizin içine girmiştir. Bu krizin en önemli müsebbibinin emperyalizm olduğunun insanlar farkındadır. Filistin meselesine tepki gösterirken, aynı zamanda yeniden ümit etmek istemekte ve emperyalizmi de işin içine dahil etmektedir. Kanaatimiz sivil inisiyatiflerin dünyada daha da güçleneceği şeklindedir ki, bunların farklı ülkelerde iç siyasetlere nasıl etki edeceğini ayrıca düşünmek gerekir.