2025 YKS Sonuçlarındaki Düşündüren Tablo

2025 YKS yerleştirme sonuçları açıklandı. İlk bakışta devlet üniversitelerinde doluluk oranları oldukça yüksek gerçekleşirken vakıf üniversitelerinde bu oranın düşük gerçekleştiği görülüyor. Bu bağlamda tartışmalar devam ede dursun, yerleştirme sonuçlarına daha detaylı bakmamız gerekiyor. Sonuçları lise son sınıf öğrencilerinin yerleşme performansları, yükseköğretim programlarına yerleşenlerin açık öğretim programlarına yerleşme oranları veya yerleşenlerin lisans ve ön lisans programlarına yerleşme oranları gibi farklı bakış açılarından değerlendirilmesi gerekiyor.

Bu kapsamda daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi yükseköğretim arz-talep dengesi açısından 2015 yılı sonrasında istikrarlı bir eğilim gözleniyor. Bu tarihten itibaren lise son sınıf öğrencilerinin herhangi bir yükseköğretim programına yerleşme oranları istikrarlı bir şekilde düşüyor. Verilere bakıldığında 2015 yılına kadar lise yeni mezunlarının yükseköğretim programlarına yerleşme oranları her yıl düzenli bir şekilde artmış ve 2015 yılında %53'e yükselmiştir. Bir başka deyişle, liseden yeni mezun iki gençten bir tanesi herhangi bir yükseköğretim programına yerleşebilmiştir. Ancak, garip bir şekilde 2015 yılından itibaren lise mezunlarının yerleşme oranları sürekli düşmüş, 2016 yılında %49,2'ye, 2017 yılında %34,9'a, 2022 yılında %33'e düşmüştür. 2024 yılında YKS yerleştirmelerinde bu düşüşün sürdüğü görülmektedir (yaklaşık %32). 2025 yılında da bu oran %28'e düşmüştür. Düşüş artık maalesef istikrarlı bir hal almıştır.

Lise son sınıf öğrencilerinin verilerine daha yakından bakıldığında yerleştirme puanı hesaplanan aday sayısının 812 bin 210 olduğu görülüyor. Ancak, tercih yapabilme hakkı olan bu adayların sadece 394 bin 450'si tercih yapmış. Bir başka deyişle, lise son sınıf öğrencilerinden sınava girip puanı hesaplanan öğrencilerin %48,5'i tercih yaparken %51,5'i tercih yapmamış. Geçmiş yıllara bakıldığında sınava girdiği halde tercih yapmayan lise son sınıf öğrenci oranının da istikrarlı bir şekilde arttığı görülmektedir. Örneğin, tercih yapmayan lise son sınıf öğrenci oranı 2022 yılında %40,62 iken bu oran 2023 yılında %44,8'e, 2024 yılında %50,19'a ve 2025 yılında %51,5'e yükselmiştir. Bu istikrarlı tercih yapmama eğilimin nedenlerinin kapsamlı bir şekilde araştırılması gerekmektedir.

Diğer taraftan 2025 yılında tercih yapanların 234 bin 411'i bir yükseköğretim programına yerleştikleri görülüyor. Kısacası, lise mezunlarının %28'i bir yükseköğretim programına yerleşirken sebebi ne olursa olsun %72'si bir yükseköğretim programına yerleş(e)memiştir. Bir başka deyişle, 4 lise son sınıf öğrencisinden sadece bir tanesi yükseköğretime erişim imkânı bulabilmiştir. Yerleşen öğrencilerin verilerine daha ayrıntılı baktığımızda dört yıllık bir lisans programına yerleşen son sınıf öğrenci sayısının 136 bin 283 olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle, lise son sınıf öğrencilerinin sadece %16'sı herhangi bir lisans programına yerleşebilmiştir. Bu oran 2015 yılında %26 idi.

Yükseköğretim alanında son 20 yılda yaşanan devasa genişlemenin ana nedeni ülkemizin beşeri sermayesinin yükseköğretime erişimini kolaylaştırarak ekonomik kalkınmayı güçlendirmek ve ülkemizin rekabet gücünü artırmaktı. Bu nedenle bir taraftan mevcut üniversitelerin kapasitesi genişletilirken diğer taraftan üniversite sayısı artırıldı. Bu derin dönüşümden önce üniversite sayısı 70'ler civarındayken bugün 200'ün üzerine çıktı. Ancak, gelinen noktada yükseköğretim arzının talebi karşılamaktan giderek uzaklaştığı görülüyor. 2015 yılında yükseköğretimdeki bu genişleme neticesinde her iki lise mezunundan bir tanesi yükseköğretime erişebilirken bu erişim potansiyeli sonraki yıllarda istikrarlı bir şekilde daralmış ve en son 2025 yılında dört lise mezunundan sadece bir tanesinin yerleşebildiği bir duruma gelinmiştir. Son zamanlarda zorunlu eğitim süresinin kısaltılması tartışmalarına bakıldığında herkesin yükseköğretime gitmesinin gereksizliği gibi tartışmaya açık bir argümanın öne sürüldüğünü görüyoruz. Gelinen noktada verilere bakıldığında zaten herkesin yükseköğretime erişemediğini, lise son sınıf öğrencileri için bile yükseköğretime erişim oranlarının sürekli düştüğü görülmektedir.