Bidayette sorumluluk vardı. İnsan olmak sorumlulukla başlar. Belki biraz da bu yüzden akıl ile sorumluluk hep yan yana olmuştur. Akıl sorumluluğu dayatır, sorumluluk kişiyi akıllı yapar. Sorumluluktan kaçışın başkaları nezdinde tahfif edici tarafı buradan gelir. Kendimiz öyle olsak bile sorumsuz insanları sevmeyiz. Bizi birbirimize bağlayan akıl ipi ortak bir insanlık oluşturmak, yeryüzünü daha yaşanır kılmak için her birimizi kendi anlayışına, yeteneğine, kavrama gücüne göre sorumlulukla donatır. Sorumluluk bu yönüyle yaşamın ortasına, merkezine yerleştirilmiş, ondan uzaklaşıldığında beşeriyetten de uzaklaşılan, ona yaklaşıldığında insan oluşa da yaklaşılan bir ölçüye dönüşmüştür. Bütün bunlar bize insan olma ölçütleri için sorumluluğun çok önemli bir yere oturduğunu gösteriyor.
Sorumluluklar insanı insan yaptığına göre sorumlu olmak sorunlu olmamak anlamına gelir. Bu da nerede olursak olalım her birimizin bir sorumluluk üstlenmesini, üstlenilen sorumluğu hakkıyla yerine getirmesini dayatır. Sorumluluk zordur zor olmasına ya yerine getirildiğinde de kendine özgü hoşlukları vardır. Bir görevi yerine getirmiş olmanın mutluluğu başka çok az şeyde var. Hele böylesi çivisi çıkmış bir dünyada sorumluluk taşımayan insanların rahatının asla yerinde olmaması gerekir. Dünya cayır cayır yanarken sırtını bir ağacın gövdesine dayayıp ben mutluyum demek insanı insanlığından utandırmalıdır. Başkaları acı çekerken mutluluk naraları atmak insana mahsus olamaz. Bu, ruhsal ve bedensel yoksulluk için de böyledir. Kendi zihnini tahkim etmiş olan insanların edindiklerini başka zihinlere aktarmayı bir görev addetmesi gerekir. Kalbi rahat insanların huzursuz ruhlara dokunması, onları da sağaltmaya çalışması lazımdır. Karnı tok insanların açların halinden anlamakla kalmayıp bir adım ötesine geçmesi, onların da insanca yaşayabileceği bir dünya kurmanın hayalini gütmesi, o hayalin peşinden koşması icap eder.
Sorumlulukta birincil içgüdü insanın kendini korumasıdır. Sağlık, her şeyden önce gelir ve sorumluluk silsilesinin en başında durur. Bedensel sağlığa bir de ruhsal ve duygusal sağlık eklenmelidir. Zihin sağlığını korumak da en az beden sağlığını korumak kadar hayatidir. Çünkü dünyaya bedenlerimizden ziyade zihinlerimiz zarar veriyor. Öteki insanlara gövdelerimizden önce ruhsal bozukluklarımız ile akıl hastalıklarımız kötülük bulaştırıyor. Kişi kendini sorumlu addettiği andan itibaren rastlayacağı ilk görüntü kendisine ait olandır. Her bir organıyla konuşur, onun iyi olup olmadığını sorgular, sonra başlangıçtan bugüne değinki serencamında ruhu ile zihninin sorumluluklarını yerine getirip getirmediğine dikkat kesilir. Bu dikkat kesilişin en önemli noktası yaptığı ve yapmakta olduğu işe hakkını verip vermediğidir. Her ne yapıyorsa, her neyle içli dışlıysa, hemhal oluyorsa, her neye temayül gösteriyorsa önce kendini kontrol etmeli, o işe layık olup olmadığını tefekkürden sonra yönelmelidir.
Yapabildiklerinden rücu etmek kadar yapamayacaklarını yapmaya soyunmak da sorumsuzluktur. Devlerin karıncalarla uğraşması da tavukların kaz yumurtlamaya çalışması da sorumsuzluktur. İnsan, gücünün yetmeyeceği işe girişmemelidir. Kendini bile yönetmekten aciz insanların başkalarını yönetmeye yeltenmesi sorumsuzluktur. Görev dağıtırken en kötüleri seçip alan, kötülük iktidarı kuran, iyileri kıyılara fırlatarak iyilik enerjisini topraklayan yönetici sorumsuzdur. Aldığı her işi yüzüne gözüne bulaştıran, hem yorulan hem de karşımıza bir şey çıkaramayan insan sorumsuzdur. Söylediği sözün arkasında durmayan siyasetçi sorumsuzdur. Emaneti ehline vermeyen, aslanın önüne ot, atın önüne et koyan yönetici sorumsuzdur. Bilgisiz akademisyen sorumsuzdur. Eli titreyen cerrah sorumsuzdur. Hırsızlık yapan iş adamı sorumsuzdur. Binayı çürük yapan mimar da aldığı evin yüz ölçümünü küçük gösteren ev sahibi de sorumsuzdur. Sahte diploma dağıtan, alan, kullanan herkes sorumsuzdur. Sorumsuzluk insanı kötülük mirasyedisi yapar, insanı insan olmaktan çıkarır, insanlık alemini hayvanat bahçesine çevirir. İnsan sorumluluklarıyla doğar, sorumsuzluklarıyla insan olarak ölme şerefinden mahrum kalır.