İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!
Eskiden şahsi ihtilaflar düelloyla çözülürdü. Güçlü, haklı demekti.
Zanlı, ateşe veya suya atılırdı. Haklıysa yanmaz veya boğulmaz diye düşünülürdü.Bir suç işlendiğinde veya biri birine borçlandığında bunun delillerle ispat edilmesi lazımdır. Peki elde delil yoksa ne olacaktırAkla yatkın olanı, delil yoksa suç da yoktur, borç da... Ama Antik Çağlarda insanlar böyle düşünmemişler. Zanlının yakasını kolay kolay bırakmamışlar.Ateş ve suyla imtihanSümerler zamanında bir suçla itham edilen kişi nehre atılırdı. Boğulmazsa, suçsuz olduğu anlaşılır ve itham eden tazminat öderdi. 'Nehir tanrısı' kendisini temize çıkarmış sayılırdı.Modern cemiyetlerde idam cezası tatbik edilirken, ipin kopması hâlinde, idamdan vazgeçilmesi, bu ananeye dayanır.Mamafih burada iki tarafın karşılaştığı riskler arasındaki dengesizlik dikkat çekicidir. Nehir tecrübesi Babil'deki Hammurabi Kanunu'nda da vardır. Ancak kişi temize çıkarsa, itham eden öldürülür. Asur kanunlarında ise her ikisi de nehir tecrübesine tâbi tutulur.Persler zamanında İran'da da delil yoksa, suya atma, kızgın demir tutturma gibi adlî tecrübelere müracaat olunurdu.Japonlarda bu işe kukatchi denirdi. Zanlının, kaynar suya elini sokarak içindeki taşı alması beklenir. Eli yanmazsa suçsuz sayılır. 425 yıllarında Yamato Kralı Ingyo,ihtilaflı bir arazinin sahibinin tespitinde böyle bir tecrübe yaptırmıştı.Ateş ve suyla imtihanın, ilahî iradeyi gösterdiğine inanılırdı. Öyle ya, masum ise, yanmazdı. Hâlbuki insanın ilahi iradeyi imtihan edemeyeceğini, bilakis Allah'ın insanları imtihan edeceğini bilememişlerdir. Bu anane, Türk'ün Ateşle İmtihanı romanına isim olmuştur.Hâlbuki Orta Çağ dünyasında ortaya çıkan İslamiyet, masumluk karinesini getirmiştir. Buna göre kimsenin suçu sabit olmadıkça suçlu sayılamaz. İddia eden, iddiasını ispatla mükelleftir.Ateş ve suyla imtihanAteş veya suyla imtihan, Orta Çağ Avrupası'nda çok yaygındı. Zanlı sıcak demir, kaynar su, soğuk su gibi testlere tâbi tutulurdu. Bunlardan geçerse doğru söylediği veya masum olduğu farz edilirdi. Buna Latince ordalium denir.Roma hukukunun aksine, Cermenler suçluluk veya masumiyet için enteresan bir usul takip ederdi. Katil zanlısı, maktulün cesedine dokunduğunda, maktulün yarası kanamaya başlarsa, bu ilahi bir işaret olarak görülür ve zanlının suçluluğuna hükmedilir.Buna cruentation denir. Ius Cruentationis, Orta Çağ Alman hukukunun bir parçasıdır. Polonya, Bohemya, İskoçya, hatta Kuzey Amerika kolonilerinde de tatbik olunmuştur. XVI. asırdan itibaren azalmışsa da XVIII. asır ortalarına kadar varlığını sürdürmüştür.Cermenler'de meşruluğundan şüphe edilen çocuklar Ren Nehri'ne bırakıldığı gibi, zina ile itham edilen kadın da suya atılır; batarsa suçlu olduğuna hükmedilirdi.Bari düello olsun!İngiltere'de XI. asırdaki Norman istilasından sonra bunların yerine düello (trial by the battle) en muteber delil vasıtası sayılmış ve Orta Çağ boyunca sürmüştür. Düello, Latince'de ikili harb manasına duellum (duebellum ikili harb) kelimesinin İtalyanca söylenişidir.Sicilya Kralı (sonra Mukaddes Roma Cermen İmparatoru) II. Friedrich (1194-1250) tarafından 1231'de hazırlanan ve 6 asır tatbikatta kalan Liber Augustalis (Melfi Kaideleri) adlı kanunname İslâm hukukunun tesiriyle, ateş ve su tecrübesi gibi ispat vasıtalarını kaldırdı.1215 Lateran Konsili ordalium'u kaldırdı. Ama uzun yıllar izlerini devam ettirdi. Mesela 1644'te Stockholm'de büyücülük ithamıyla suya atılan kadın batmayınca, bu sefer batmaması büyücü olduğuna delil alınmış ve kadın yakılarak idam edilmiştir.Artık ateşle imtihanın yerini düello almış, kişiler, kabileler, hatta halklar arasındaki ihtilafın halli iki taraftan birer kişinin silahlı mücadelesine bağlanmıştır. Düelloyu kazanan taraf haklı sayılmıştır.Bugün kim dövüşecekDüelloyu Cermenler âdet hâline getirdi. Hatta 1501'de Almanya'da buna dair Gombette Kanunu çıkarıldı.Kısa zamanda bütün Avrupa'ya yayıldı. Fransa'da çok rağbet gördü. 18 yıl içinde 4000 kişi düelloda öldürüldü. İki kişi karşılaşınca ilk sözleri "Dün kimin dövüşü vardı" ve "Bugün kim dövüşecek" olurdu.Sadece asiller düello edebilirdi. XIX. asırda yasaklandı ve katılanlara cezalar verilmeye başlandı. Ama Fransa'da sadece askerler, üstlerin izniyle düello edebilirdi.Dikkat! Ateş!Düello yapacakların 21 yaşını bitirmiş, 60 yaşını geçmemiş olmaları şarttır. Seçilen şahitler ortada düelloyu icap ettiren bir vaziyet olup olmadığına karar verirler.Sonra kullanılacak silahı, yeri ve zamanı seçerler. Ayrıca ilk kanda döğüş duracak mı devam mı edecek, tayin ederlerdi. Düelloyu kaybeden ölmemişse suçu ispatlandığı için cezalandırılırdı.Kılıçların ağırlığı 750 gramı geçemez. Düello yapılacak yerin eni en az 3, boyu 30 metre olmalıdır. Düellocuların çarpışma sırasında konuşmaları yasaktır. Hakem elinde bir bastonla düelloyu yakından takip eder, gerekirse durdurur.Yere düşmüş rakibe vurulamaz. Düelloculardan biri yaralanır yaralanmaz, çatışma durdurulur, hazır bulunan doktor yarayı muayene eder. Yaralanmadan sonra şahitlerin izniyle düello sürebilir.Düello aleti tabanca ise aynı cins olur. Şahitlerle hakemin önünde doldurulur. Üçer mermi konur. Sonra bir kutuya konarak mühürlenir. Kutu düello sırasında açılır. Düellocular arasında 16-25 metre mesafe olur. Tabancalarını ya elleri bacaklarına yapışık olarak yere doğru, ya da kollarını başlarına doğru bükerek havaya tutabilirler.Hakem "Dikkat!" der, sonra da "Ateş!" emrini verir. Hemen arkasından 1, 2, 3 diye saymaya başlar. Bu sayma sırasında üç defa ateş edilir. 1'den evvel, 3'ten sonra ateş edilmez. Amerika'da hasımlar sırt sırta durduktan sonra ileri doğru yürümeye başlar, kararlaştırılan adım kadar yürüdükten sonra birden geriye dönerek ateş ederler.Akıllı adam ne yaparDünya edebiyatına düello ilk defa XVI. asır İngiliz seyyahı Coryate'nin Crudities (Zorbalıklar) adındaki eseriyle girdi. Shakespeare eserlerinde düellodan bahseden ilk yazarlardandır.