Nene Hatun'dan bugüne değişmeyenler

Tarih tekerrürden ibarettir, mütemadiyen tekrarlar durur.Esasen bugün sahnede olanlar da dünün bir tekrarı ve devamı mahiyetindedir. Bu nedenle tarihi ve tarihteki kahramanlarımızı olduğu gibi kadim düşmanlarımızı da iyi tanımak, analiz etmek zorundayız.Bu hafta tarihimize altın harflerle mühür vurmuş bir örneği beraberce hatırlayalım ve ruhuna dualarımızı gönderelim isterseniz. Bakınız tarihi şahsiyetimiz bize neler anlatıyor!Rusların 1877'de Aziziye Tabyası'nı ele geçirdiği haberinin Erzurum'da minarelerden duyurulması üzerine Nene Hatun, üç aylık bebeğini son kez emzirip "Seni bana Allah verdi, ben de seni ona emanet ediyorum" diyerek, elinde kazma kürek, yüreğinde iman ve vatan sevgisiyle "Bebem anasız büyür, vatansız büyüyemez" deyip, cepheye koşan bir yiğit annedir. İşte bu yiğit anamız Nene Hatun'u vefatının 68. sene-i devriyesinde bir kez daha rahmetle ve minnetle yad ederken o ruha her dönem olan ihtiyacımızı da hatırlamak ve de hatırlatmak istiyorum.Makam-ı Âli, mekanı cennet olsun inşallah...Evet sevgili okurlarım, bu ruhtur bizi ayağa kaldıran. Bu ruhta gizlidir dirilişimiz. Bu ruh ile perçinlenir aidiyet, kaimiyet ve daimiyetimiz.Bağımsızlığımıza uzanan ellere, elimize ne geçerse onunla, bir şey bulamazsak tırnaklarımızla, yumruklarımızla, yüreğimizle "dur" demesini biliriz. Her dönemin kendine mahsus bir tehdidi vardır, olacaktır da. Düşman değişse de düşmanlık değişmez. Bizim de ihanet ve saldırılara karşı iman dolu serhaddimiz değişmez.Vatan sevgisi imandandır. Vatan mevzubahis ise gerisi teferruattır. Vatanımızı korumayı imanımızı korumakla eş değer görürüz. Bizim, vatan yoksa imanın gereğini yapmak ne derecede mümkün olabilir diye endişelenen bir toplumumuz vardır. İşte bu ruhla vatanımızı korumak için gerekirse cephede, gerekirse 15 Temmuz gibi meydanlarda, gerekirse her yerde o duruşu sergileriz. Hiçbir saha ve zeminde değişmeyen bu duruşumuzla biliniriz dünyada. Atadan toruna şerefli mirasımızdır bu.Bu duruşla durdururuz hainleri evelallah.Bu duruşla dur deriz, geçit vermeyiz ihanete.Bu duruşla yeniden kalın çizgilerle çizeriz Misak-ı Milli'yi.Budur bizim değişmez karakterimiz.Yeniden ve hep aynı heyecanla sarıp sarmalarız bu toprakları ve bizim olan, alnı öpülesi değerlerimizi.Bu milletin onurlu ve yiğit duruşu oldukça bizim nezdimizde dünya mazlumları da emniyette olur. Türkiye ayaktaysa hala ümit var demektir çünkü. Çünkü Türkiye son kaledir.Dedik ya, her dönemin bir tehdidi vardır ve biz her tehdide aynı azim ve kararlılıkla karşı dururuz.İşte şimdi o tehdidin odağında, kendine yetebilen, üreten ve marka değerini yükselten bir Türkiye var.Savunma sanayisinden yazılım platformlarına, otomotivden tıp sahasına; havada, karada, denizde "ben varım" diyen bir Türkiye'ye çelme takmak var sinsi ve habis mahfillerde.Bir arada oluşlarını Türkiye düşmanlığına borçlu olanlar var.Türkiye olmasa nefes dahi alamayacak olup son nefesini Türkiye düşmanlığı ile verecek olanlar var.Rabbim memleketimizi ve milletimizi tüm hainlerden ve nankörlerden, gizli ve açık tüm düşmanlardan muhafaza eylesin.Rabbim bizleri Nene Hatun, Şerife Bacı gibi analarımızın ve sayısız kahramanlarımızın haklarını ödeyen bahtiyarlardan eylesin.İmam Şafii Hazretlerine atfedilen bir bilgiyi hatırlatmakta fayda vardır. İmam Şafii'ye sormuşlar,