Engelli bir koşudur hayat

Öyle günler vardır ki bu dünya hayatındaki varlığımızın anlamını hatırlatır ve anlam katar varlığımıza. Bu özel günlerin bizi biz yapan değerlerimizi ve insani hassasiyetlerimizi hatırlatması noktasında çok büyük önem arz ettiğini söylemeliyim. Bu hatırlatıcılardan biri de içinde bulunduğumuz Engelliler Haftasıdır. Engelliler Haftası, 10 Mayıs ile 16 Mayıs arasında Birleşmiş Milletlere bağlı 156 ülkede aynı tarihlerde anılan özel bir haftadır. Tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının diğer insanlarla eşit ölçüde sağlanması, toplumlarda engelli kişilerin güçlendirilmesi amacı için bugün anılmaktadır. Engellilik doğuştan veya sonradan herhangi bir sebeple bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetme, normal yaşamın gereklerine uyamama olarak tanımlanmaktadır. DSÖ, OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık 15'i engelli bireylerden oluşmaktadır. Yani dünyada 1 milyar engelli bulunmaktadır. Türkiye'de ise Ulusal Engelli Veri Tabanına göre engelli birey sayısı 1.559.222. (Ancak resmi olmayan rakamlara göre 13 düzeyinde, yani 9 milyon olduğu tahmin edilmektedir). Bunların 27'si 0-21 yaş, 36'sı 22-49 yaş, 37'siyse 50-64 yaş arasındadır... Yani yaşla birlikte engellilik oranı artmaktadır: OECD ülkelerinde 20-34 yaş arasındaki engelli birey oranı 6. Bu oran 35-49 yaş arasında iki katına çıkmakta, 50-64 yaş arasında ise 24'ü bulmaktadır. Kadim medeniyetimiz engellileri toplumun vazgeçilmez bir parçası olarak görmüş, bunu onlara hissettirmiş ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi için her şeyi yapmıştır. Osmanlı döneminde sağır, dilsiz, görme, zihinsel ve bedensel engelliler devlet tarafından her zaman kollanıp gözetilmiş, dışlanmamış, istihdamda kolaylık sağlanmış, vergiden muaf tutulmuş ve maaşa bağlanmıştır. Osmanlının bu uygulamalarıyla alakalı arşiv belgelerini geçtiğimiz yıllarda paylaşmıştım. Osmanlı dönemindeki engellilere yönelik pozitif uygulamalar, Saygıdeğer Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan döneminde adeta zirve yapmıştır. Sayın Başkanımız engellilere yönelik atılan devrim niteliğindeki adımları 'Engelli kardeşlerimizle ilgili çalışmaları yardım veya lütuf anlayışıyla değil onların haklarını teslim etme anlayışıyla yürütüyoruz.' şeklinde ifade ederek, bir bakıma ceddinin kaldığı yerden devam etmek gibi bir misyonu üstlendiğini ifade etmiştir. Görev yaptığım çeşitli konumlarda engellilere yönelik pek çok düzenlemenin mutfağında çalıştım ve bu durumdan da ziyadesiyle onur ve gurur duyduğumu bilvesile ifade etmek isterim. Her insan bir engelli adayıdır sevgili okurlarım. Hayatın her alanında engellilere saygı göstermek görevimizdir. Sağlıkla adımlayabildiğimiz her günün o adımlara ihtiyaç duyan bireylerle birlikte bir destek yürüyüşüne