Hüseyin Peker: Bir insan, bir psikolog, bir ilahiyatçı
Akademik dünyada psikoloji, ilahiyat, Kur'an, gelişim ve edebiyat gibi çok disiplinlerden beslenerek akademik çalışmalar yapan kişilerin başında Hüseyin Peker (1953-2023) gelmektedir. Din psikolojisi alanında çok verimli ve ilginç eserler ortaya koyan Hüseyin Peker, akademik hayatı boyunca dini tecrübenin farklı boyutlarına insani bir yaklaşım geliştirmeye çalıştırmıştır. Hüseyin Peker, dini tecrübeyi hissederek, duyarak ve duygulanarak anlamaya, araştırmaya ve açıklamaya çalışan bir entelektüel ve akademik mirası bırakan bir hayat hikayesinin de sahibidir.
Hüseyin Peker, güleç yüzü, pozitif kişiliği, anlayışlı tutumu ve araştırmaya olan tutkusuyla dolu bir sahici bir insan, akademisyen ve ilahiyatçıydı. Profesör olmanın verdiği avantajı doçentlik gibi sınavlarda tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmayan, meslektaşlarına sadece din psikolojisini ben biliyorum patolojisiyle dediklerini dayatmayan, dinleme, diyaloğ kurma ve anlama olgunluğuna sahip gerçek bir insandı. Patolojik kişiliklerini akademisyenlik kılıfına sokarak dayatan hasta ruhlu sözde akademisyen müsveddelerinden bunaldığım ve boğulduğum günlerde Hüseyin hocamla karşılaşmak ve tanışmak, benim için çölde suya rastlamak kadar serinletici ve motive edici gelmişti. İstanbul'da katıldığımız bir toplantı sırasında Prof.Dr. Mustafa Doğan Karacoşkun hocayla otururken yanımıza gelen Hüseyin hocayla ilk karşılaşmamız gerçekleşmişti. Güleryüzlü, sıcak ve sevecen bir tutum ve üslupla Hüseyin hoca, çalışmalarımdan ve yorumlarımdan duyduğu mutluluğu ifade etmiş ve sıcak bir sohbet gerçekleştirmiştik. Hüseyin hoca, daha önce karşılaştığım kişilere hiç benzemiyordu. Vergote'tan yaptığı intihallerle caka satan veya Freud okumadan dini gelişmeyi anlatmaya kalkan ırkçı, kaprisli, kompleksli ve hasta kişilere hiç benzemiyordu. Fransızca ve İngilizce bilmeyen, uluslararası literatürü hiç okumamış, hasbelkader bazı ünvanlara sahip olmaktan başka özelliği olmayan ucube tipler, kaprisleri, kompleksleri, zayıflıkları ve zaafları yüzünden akademik hayatı boğmakta ve etraflarına rics (pislik) saçmaktaydılar.
Kabalığın, kalınlığın ve kalaslığın hakim olduğu bir ortamda Hüseyin hoca, bana ilahiyatın hep ince gülü olarak durdu. Sakin ve sempatik kişiliği, dinlemesini bilen olgunluğu ve muhatabına saygı duyan duruşuyla Hüseyin hoca, bende derin bir sevgi ve saygı yaratmıştı.İnsan, psikolog ve teolog olarak Hüseyin hoca, saygıyı ve sevgiyi hak eden bir kişilik olarak kişisel, entelektüel ve akademik dünyamda hep yer tutmuştur.
Nezaket ve anlayış, Hüseyin hocanın en asli özellikleridir. İnsanların kılık kıyafetleriyle, inançlarıyla, kökenleriyle, ideolojileriyle ilgilenmeyen Hüseyin hoca, hiçbir şekilde insanlar arası ayırımcılık yapmayan birisiydi. Hüseyin hocanın hayatında ve entelektüel dünyasında belirleyici olan ilke ve değer, önce ve sonra insan anlayşıydı. Önce ve sonra insan anlayışı çerçevesinde dini tecrübeyi, dini kaynakları ve gelenekleri yorumlamaya çalışan Hüseyin hocanın eserlerini teolojik hümanizmanın örnekleri olarak okumak mümkündür.Önce ve sonra insan anlayışına dayanmayan hiçbir yaklaşım, sahici anlamda psikoloji ve teoloji olmayı hak etmemektedir. Hüseyin hocanın eserlerindeki insan merkezlilik, doğmatik, kapalı ve kısır anlayışların aksine açık, verimli ve dinamik anlayışlara imkan veren bir çalışma ve emek dünyasının daha yararlı ve yapıcı meyveler verebileceğini ortaya koymaktadır.